Translation of "Felicidad" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Felicidad" in a sentence and their turkish translations:

Nuestra felicidad

dışa bağımlı olmaktan çıkarmak

- Nosotros aspiramos a la felicidad.
- Buscamos la felicidad.

Mutluluk arıyoruz.

La felicidad de nuestros hijos es nuestra felicidad.

Oğullarımızın mutluluğu bizim mutluluğumuzdur.

Buscamos la felicidad.

Mutluluk arıyoruz.

Merezco la felicidad.

Mutluluğu hak ediyorum.

¿Cómo definirías "felicidad"?

"Mutluluğu" nasıl tanımlarsın?

Aspiramos a la felicidad.

mutluluğa ulaşmaya çalışıyoruz.

Rezamos por su felicidad.

Biz onların mutluluğu için dua ettik.

¿Qué es la felicidad?

Mutluluk nedir?

Te traeré la felicidad.

Sana mutluluk getireceğim.

Ella resplandece de felicidad.

O mutluluktan kızarıyor.

Pon cara de felicidad.

Mutlu bir yüz ifadesi takın.

Dios me da felicidad.

- Allah bana mutluluk verir.
- Tanrı bana mutluluk verir.

Todos desean la felicidad.

Herkes mutluluk arzular.

- ¿Sabés qué es la felicidad?
- ¿Sabes lo que es la felicidad?

Mutluluğun ne olduğunu biliyor musun?

- ¿Puede el dinero comprar la felicidad?
- ¿El dinero puede comprar la felicidad?

Para mutluluk satın alabilir mi?

No existe un camino hacia la felicidad. La felicidad es el camino.

Mutluluğa giden bir yol yoktur. Mutluluğun kendisi yoldur.

No conseguiremos esa felicidad estable

istediğimiz istikrarlı mutluluğa

Nuestra felicidad será muy inestable

mutluluğumuz çok istikrarsız

"La felicidad y la infelicidad

''Mutluluk ve mutsuzluk,

Determinará nuestra felicidad o infelicidad.

zihinsel durumumuzun o anki halidir.

La felicidad no puede comprarse.

Mutluluğu satın alamazsın.

¿El dinero trae la felicidad?

Para mutluluk getirir mi?

Nosotros aspiramos a la felicidad.

Mutluluk arıyoruz.

La felicidad no tiene precio.

Mutluluk paha biçilemezdir.

Todos aspiramos a la felicidad.

Hepimiz mutluluk diliyoruz.

Es difícil conseguir la felicidad.

Mutluluğa ulaşmak zor.

La ignorancia no trae felicidad.

Cehalet mutluluk değildir.

- Golpeale la puerta a la felicidad.
- Llama a la puerta de la felicidad.

Mutluluğun kapısını çal.

Hablamos, pues, del tipo de felicidad

Sonuç olarak burada bahsettiğimiz mutluluk

Una fuente de felicidad y paz

bir huzur ve mutluluk kaynağı yaratıp

Nos será imposible encontrar la felicidad.

mutlu olmamız imkansızdır.

Que es un indicador de felicidad,

ve bu bir mutluluk aracıdır

Todo el mundo busca la felicidad.

Herkes mutluluk peşinde.

La guerra les arrebató su felicidad.

Savaş onları mutluluktan yoksun bıraktı.

El dinero no compra la felicidad.

Para mutluluğu satın almaz.

¿El dinero puede comprar la felicidad?

Para mutluluk satın alabilir mi?

La cara de él muestra felicidad.

Onun yüzü sevinç yansıtıyor.

El dinero no siempre trae felicidad.

Para her zaman mutluluk getirmez.

La felicidad es una flor delicada.

Mutluluk narin bir çiçektir.

Su felicidad, sus preguntas y sus preocupaciones.

buraya taşıyabileceklerini bildiği zaman oluyor.

Sienten emociones positivas como alegría y felicidad.

mutluluk ve neşe gibi olumlu duygular hissedersin.

Cultivar emociones de paz y de felicidad

Barış, neşe, sevgi, şefkat, empati

Porque si nuestra felicidad depende de ello,

Çünkü, eğer mutluluğumuz bu duruma bağlıysa--

Nuestra felicidad siempre dependerá de las circunstancias.

Mutluluğumuz koşulların keyfine kalmış olacaktır.

Lo que determinará nuestra felicidad o infelicidad.

mutlu olup olmayacağımızı kararlaştırır.

Ellos fueron en busca de la felicidad.

Onlar mutluluğu aramaya gittiler.

La felicidad con dinero no la comprarás.

Para mutluluğu satın almaz.

La salud es indispensable para la felicidad.

Sağlık mutluluk için gereklidir.

El dinero no puede comprar la felicidad.

Para mutluluğu satın alamaz.

Ojalá la felicidad llame a tu puerta.

Mutluluk kapını çalabilir.

¿Crees que el dinero comprará su felicidad?

Paranın ona mutluluk satın alacağına inanıyor musun?

Buscar la felicidad solo te hace infeliz.

Mutluluğu aramak seni sadece mutsuz eder.

La felicidad es un concepto sumamente abstracto.

Mutluluk düşüncesi son derece somuttur.

La felicidad no se busca, se construye.

Mutluluk aranmaz, inşa edilir.

¿Tú qué crees que es la felicidad?

Sence mutluluk nedir?

Nuestra felicidad estará en manos de otros, ¿no?

mutluluğumuzun kontrolünü diğer insanlara vermiş oluyoruz, değil mi?

Este es el secreto de la verdadera felicidad.

Gerçek mutluluğun sırrı bu.

Intentar encontrar la felicidad solo te hace infeliz.

Mutluluğu aramak seni sadece mutsuz eder.

Él no se preocupaba por su felicidad espiritual.

O cennete gitmeyi umursamadı.

Y la alegría es mejor destino que la felicidad.

Keyif, mutluluktan fazlasını hedeflemekten daha güzeldir.

Amar y ser amado es la felicidad más grande.

Sevmek ve sevilmek en büyük mutluluk.

No hay felicidad sin valor, ni virtud sin combate.

Cesaretsiz mutluluk veya mücadelesiz erdem yoktur.

La felicidad no consiste en tener solamente bienes materiales.

Mutluluk sadece birçok mala sahip olmak değildir.

La salud es una condición indispensable para la felicidad.

Sağlık mutluluk için gerekli bir koşuldur.

La salud es un factor importante para la felicidad.

Sağlık mutluluk için önemli bir faktördür.

La segunda mentira es que puedo lograr mi propia felicidad,

İkinci yalan ise eğer bir zafer daha kazanırsam

Y la felicidad es buena, es la expansión del yo.

Mutluluk güzeldir, bireysel bir açılım gibi.

Ella cree que la felicidad y dinero son lo mismo.

O, paranın ve mutluluğun aynı olduğunu düşünüyor.

La amistad y la felicidad no pueden ir por separado.

Arkadaşlık ve mutluluk ayrılamazlar.

¿Quién dijo que el dinero no puede comprar la felicidad?

Paranın mutluluk alamayacağını kim söylüyor?

En primer lugar, la felicidad está relacionada con el dinero.

Öncelikle, mutluluk para ile ilgilidir.

Y el éxito y la felicidad que el trabajo proporciona.

arasında güçlü bir bağ olduğunu ortaya koymaya çalışıyorlar,

En mi opinión, hay algunos requerimientos fundamentales para la felicidad.

Bana göre, mutluluğun birkaç temel gereksinimi var.

Estamos en la Tierra para buscar la felicidad, no para encontrarla.

Biz mutluluk aramak için dünyadayız, onu bulmak için değil.

Mi mayor felicidad es cuando estoy en casa con mi familia.

En çok ailemle evde olduğum zaman kendimi mutlu hissediyorum.

Me pregunto cómo un gobierno podría medir la felicidad nacional bruta.

Bir hükümetin gayri safi mutluluk ölçme hakkında nasıl hareket edeceğini merak ediyorum.

La felicidad es tener una buena salud y una mala memoria.

Mutluluk iyi bir sağlık ve kötü bir bellektir.

Pensando en la biología molecular de la felicidad y la alegría,

moleküler biyolojisine odaklaşarak bir antidepresan geliştirdik

La oración número 888.888 traerá años de felicidad a su propietario.

- Cümle sayısı 888,888 sahibine mutluluk yıllarını getirecek.
- 888.888 numaralı cümle, sahibine mutlu yıllar getirecek.

La felicidad en el matrimonio es completamente una cuestión de suerte.

Evlilikte mutluluk tamamen şans işi.

No hace falta decir que el dinero no puede comprar la felicidad.

Paranın mutluluğu satın alamayacağını söylemeye gerek yok.

La única forma en la Tierra de multiplicar la felicidad es dividirla.

Dünya üzerinde mutluluğu çoğaltmanın tek yolu onu bölmektir.

La felicidad y la armonía son más importantes que una buena carrera.

Mutluluk ve huzur iyi bir kariyerden daha önemlidir.

La felicidad no es una aplicación que puedas descargar en tu teléfono.

Mutluluk telefonunuza indirebileceğiniz bir uygulama değildir.

Ya estuve casado varias veces, pero ninguna me dio la felicidad que merezco.

Daha önce birkaç evlilik yaptım ama hiçbiri bana hak ettiğim mutluluğu vermedi.

Y puede que el dinero no compre la felicidad, pero las relaciones sí.

Para mutluluğu satın alamayabilir ancak ilişkiler satın alabilir.

Y sentir la felicidad de ver que todos Uds. me han devuelto su sonrisa.

ve hepinizin yine gülümsediği gerçeğindeki mutluluğu bulabilen bir adam.