Examples of using "решать" in a sentence and their turkish translations:
Bu size kalmış.
Tamamen size kalmış.
Karar verme zamanı.
Karar vermek size kalmış.
Karar sizin.
Karar sizin!
Karar zamanı!
Bu konuda karar vermek size kalmış.
Bu konuda kendin için bir karar veriyorsun.
- Ne yapacağına karar vermek sana kalmıştır.
- Ne yapacağına karar vermek size kalmış.
- Ne yapacağına karar vermek sana kalmış.
Karar vermek senin ellerinde.
Bu size kalmış.
- Bu size kalmış değil.
- Bu size bağlı değil.
Karar vermesi gereken kişi sensin.
Sen lidersin. Sen karar ver.
Neden karar vermek zorundayım.
Pekâlâ, karar sizin:
Şu anda karar vermek zorunda değilsin.
Sen de kimsin karar veriyorsun?
Neyin saldırgan olduğuna kim karar veriyor?
Bu şimdi size kalmış.
Bu sizin kararınız, ama çabuk olun!
bunun kararını size bırakıyorum
Tom Mary'nin karar vermesine izin verecek.
Karar benim.
Ne yapılacağı size kalmış.
Sanırım o Tom'un karar vermesi içindir.
Karar vermek için çok erken.
Ne yapacağına karar vermek size kalmış.
- Ben bulmaca çözmeyi seviyorum.
- Yapboz yapmayı seviyorum.
Tom bugün karar vermek zorunda değil.
Bu senin kararın değil.
- Ben bulmaca çözmeyi seviyorum.
- Bulmaca çözmeyi severim.
- Bulmaca çözmeyi seviyorum.
- Yapboz yapmayı seviyorum.
Bugün karar vermek zorunda değiliz.
- Onunla ne yapacağınız size kalmış.
- Onunla ne yapacağınıza siz karar verin.
- Onlarla ne yapacağınız size kalmış.
- Onlarla ne yapacağınıza siz karar verin.
Alıp almamak size kalmış.
Karar vermen gerekir.
Karar vermenin size düştüğünü sanmıyorum.
Bu yolculuğun yetkisi sizde. Karar sizin.
Karar sizin, ne yapacağız?
karaçalı çiçeğini mi? Karar sizin!
- Size kalmış.
- Karar vermek size kalmış.
Şehir problemlerini çözmeye çalışıyorlar.
Tom bunun bize bağlı olduğunu söyledi.
Tom matematik bulmacalarını çözmeyi sever.
ya da ağaçta kamp kuracağız. Karar sizin.
Karar sizin, ama çabuk olun, hava soğuk!
Bu zor bir karar, ama size bağlı.
Yetki sizde, unuttunuz mu? Karar sizin.
Tom ve Mary'nin karar vermesine izin vereceğiz.
Bu sorunu nasıl çözeceğiz?
Gitmek isteyip istemediğinize karar vermek size kalmış.
Neden buna bugün karar vermek zorundayız?
O onlara kalmış, bana değil.
O ona bağlı, bana değil.
O ona bağlı, bana değil.
Bu sorunla nasıl başa çıkmalıyız?
Bu Tom'a kalmış, bana değil.
Bu problemi nasıl çözeceksin?
Tom sorunla ilgilenmek için isteksiz görünüyor.
Ama problem çözmede en iyilerdi.
Ne düşünüyorsunuz? Çamur mu, dal mı? Karar sizin.
Karar sizin. İkisinden biri, hızlı olun. Dana'nın bize ihtiyacı var. Hadi!
İş için kimi seçeceğine karar vermek sana kalmış.
O kendisi için karar verme hakkına sahip olmalı.
Bu bana bağlı.
Bu bize kalmış.
Tom kendi kararını vermek için yeterince yaşlı.
Benim işim, insanların sorunlarını çözmelerine yardımcı olmak.
- O onlara kalmış.
- O onlara bağlı.
O ona kalmış.
O ona kalmış.
Karar sizin. İkisinden biri, hızlı olun! Dana'nın bize ihtiyacı var, hadi!
Unutmayın, bu sizin maceranız yani size bağlı.
Yetki sizde, bu konuda benimlesiniz. Karar sizin.
Karar vermeden önce müzakerelerin nasıl sonuçlanacağını görelim.
Onlar kendileri için karar verme hakkına sahip olmalıdır.
Bu sana kalmış, Tom.