Examples of using "печь" in a sentence and their turkish translations:
Mary ekmek pişirmekten hoşlanır.
- Mary'ye ekmek yapmayı öğrettim.
- Mary'ye nasıl ekmek yapacağını öğrettim.
- Kek yapmayı biliyor.
- Kek yapmasını bilir.
- Kek yapmasını biliyor.
Ben ekmek pişirebilirim.
Bu soba çok fazla tütüyor.
O, tavuğu fırına koydu.
Tom bana krep yapmayı öğretti.
Bu soba gaz yağı ile çalışıyor.
Tom Mary'ye ekmek pişirmeyi öğretti.
Tom'a kim ekmek pişirmeyi öğretti?
O sıcak sobada elini yaktı.
Mutfakta ekmek pişirmek için bir fırın var.
Saniyeler içinde, uzay aracı bir çöp yakma fırını haline geldi.
Sobayı kapattığıma eminim.
Ben geçen baharda bir aşçılık dersi aldım ve ekmek pişirmeyi öğrendim.
Tom kaseyi mikrodalganın içine koydu.
Annem nasıl kek yapacağını bilir.
Tom kaseyi mikrodalgaya koydu ve pişirmeyi başlatmak için düğmeye bastı.
Eski kabin pek çok modern cihazdan yoksundu, hatta bir odun sobası bile vardı.
İstediğin kadar konuş söyle beni yaralayamazsın.
Tom, sobasında hem odun hem de kömür yakar.
Deliceler nasıl toplanıp yakılırsa, çağın sonunda da böyle olacaktır. İnsanoğlu meleklerini gönderecek, onlar da insanları günaha düşüren her şeyi, kötülük yapan herkesi O'nun egemenliğinden toplayıp kızgın fırına atacaklar. Orada ağlayış ve diş gıcırtısı olacaktır. Doğru kişiler o zaman Babaları'nın egemenliğinde güneş gibi parlayacaklar. Kulağı olan işitsin!