Examples of using "молодой" in a sentence and their turkish translations:
Tom harika bir genç adam.
Genç adam kahkahalara boğuldu.
Genç adam bir doktor.
Ben de gencim.
Hâlâ gencim.
Tom en genç.
Genç eczacı bir eczane açmaya karar verdi.
Ergen bir ayı. Avını indirmiş.
Yazık, o genç yaşta öldü.
O genç.
Ben gencim.
- Tom girişimci genç bir adam.
- Tom müteşebbis genç bir adam.
O bir zeki genç adam.
Tom yakışıklı bir genç adam.
Tom gençtir.
Tom çok genç, değil mi?
Tom akıllı bir genç adam.
Bay Young yaşlıdır.
Tom genç ve güçlü.
Bu genç adam kim?
Tom hâlâ genç bir adam.
Tom hâlâ genç bir adam.
Mary parlak bir genç avukattır.
Tom güçlü bir genç adam.
Tom yetenekli bir genç adam.
Tom, gelecek vaat eden genç bir müzisyen.
Tom terbiyeli genç bir adam.
Tom hırslı bir genç adamdır.
Tom genç, umut verici bir oyuncudur.
Doktor genç. Pilot da genç mi?
Tom şanslı bir genç adam.
Babam gençtir.
Bu genç kız bendim.
Genç adam çocuğu boğulmaktan kurtardı.
O genç aktör James Dean adında biri.
Ben gencim ama o kadar genç değilim.
Genç ölmek onun kaderiydi.
Tom genç ve yetenekli bir dansçı.
Bu kıpır kıpır genç adamda kim?
Bir erkek arkadaşım var.
Buraya gel, genç adam.
Bir erkek arkadaşa ihtiyacım yok.
- Kapının önünde genç bir adam şarkı söylüyor.
- Genç bir adam kapının önünde şarkı söylüyor.
Tom yakışıklı bir genç adam.
Tom çok yetenekli bir genç adam.
- Tom çok yetenekli bir genç.
- Tom genç ve çok yetenekli bir adam.
Gördüğün genç adam benim erkek kardeşim.
Belle Gibson mutlu, genç bir Avustralyalıydı.
Arabayı süren genç adam sarhoştu.
O hâlâ genç.
Genç adam aşkta hayal kırıklığına uğradı.
Tom hâlâ genç.
Ben gencim.
Çok genç bir kızla evlendi.
Tom genç mi?
Ben de gencim.
Doksanlı yılları hatırlamak için fazla gençsin.
Ben oldukça gencim.
Sen gençsin.
askeri uçuş eğitimindeki genç bir pilot
Genç adam, konumu için oldukça uygun.
Genç adam kızı bir grup serseriden kurtardı.
Onun davranışı genç bir kız için normal değil.
O onun erkek arkadaşı.
O iyi genç bir adam.
Ben işimde en gencim.
O genç adam, maaşındaki bir artışı hak ediyor.
Ben genç evlendim.
Tom'a kıyasla çok gencim.
2030 yılına gelindiğinde her genç okula gitsin, öğrensin, eğitim alsın
Müzik alanında hiç kimse bu genç kadın eşit değildir.
Onun genç olduğu doğru fakat o akıllı.
Bu genç adam ülkesi hakkında çok az şey biliyor.
Gençken bir sürü kitap okusan iyi olur.
Tom genç ve güzel.
O gençken Tokyo'nun banliyölerinde yaşıyordu.
Ben gencim.
O, genç ve yetenekli.
Tom genç.
Bu genç adam erkek kardeşime çok benziyor.
Ben gençken sık sık beyzbol izlerdim.
Genç hissediyorum.
O çocukken babası öldü.
- Şu genç adam bisikletçiliğe çok düşkündür.
- Şu genç adam bisiklete binmeye çok düşkün.
Burada en küçük benim.
Bu o hemşirenin, o genç pilotun
Yeni bir aile içinse gece farklı bir engel teşkil ediyor.
Buna çok iyi bir örnek anım var; genç bir hakimken
Mary koyu saçlı uzun ince bir genç kadındı.
Erkek arkadaşın var mı?
Mary ve erkek arkadaşı birlikte Boston'u ziyaret etmeyi planlıyor.
Gençken evlendi.
Emekli olmaya hiç niyetim yok. Ben hala gencim.
Gece yarısı ziyafeti bu genç erkeğin daha dominant orangutanlardan kaçınma yöntemi olabilir.
Genç görünüyor ama aslında kırkın üzerinde.
Daha genç görünüyorsun.
Sen genç misin?
O genç görünüyor ama aslında senden daha yaşlıdır.