Examples of using "лабиринт" in a sentence and their turkish translations:
İnternet bir labirent.
Ay ışığı, iç içe geçmiş ormandan içeri sızmakta zorlanıyor.
ve kilometrelerce uzunlukta dönüp dolaşan labirentlerle
buda yetmesin gibi bide pramit'in içeirisini labirent gibi yap
Burası dik uçurumları olan kumtaşı kayalıklarla ve kilometrelerce uzunlukta dönüp dolaşan labirentlerle