Examples of using "высоких" in a sentence and their turkish translations:
Mary yüksek topuklu ayakkabılar giyiyor.
Şehir merkezinde birçok yüksek binalar var.
Parkta bir sürü uzun ağaç var.
Boston'da çok sayıda yüksek bina var.
Bu, yüksek enlemlerdeki topraktan bir hikaye.
Yüksek dağın tepesinde hava incedir.
Yüksek dağlardan aşağı inip korunaklı eteklere indi.
Basketbolda uzun oyuncuların avantajı vardır.
Japonya dünyanın yüksek teknoloji endüstrisinin lideri.
Tom yüksek topuklu ayakkabı giyen kızları sevmez.
Sınıftaki en yüksek notlardan birini aldım.
Yüksek yerlerde arkadaşlara sahip olmak güzel olmalı.
Brezilya dünyadaki en yüksek suç oranlarından birine sahiptir.
Yüksek dağlarda yamaç paraşütü yaparken çok dikkatli olmalısınız.
O, kısa bir etek ve yüksek topuklu ayakkabı giyiyordu.
Sınıftaki hiçbir erkek çocuğu Bill kadar uzun değil.
Halatı yüksekteki dalların üzerine atmayı denemeliyim.
Bazı yerlerde, okyanus en yüksek dağların yüksekliğinden daha derindir!
Sıcak havalarda sadece erkek yavru doğuran timsahın da doğuracak dişiler olmayacağı için nesli tükenebilir.