Examples of using "бросал" in a sentence and their turkish translations:
Sami eşyaları attı.
Bir çocuk köpeğe taşlar fırlatıyordu.
Görevini bırakmanı istemiyorum.
Beyzbolu bırakmanı istemiyorum.
dayanıyordu: Stratejiyi tasarlamada hiçbir rol oynamadı ve Napolyon'a lojistik ayrıntılar dışında asla meydan
Tom onun dikkatini çekmek için gecenin ortasında Mary'nin penceresine taşlar attı fakat bunun yerine onun camını kırarak sonuçlandı ve Mary'nin babası polisi aradı.