Translation of "Swoje" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "Swoje" in a sentence and their turkish translations:

Myję swoje zęby; czeszę swoje włosy.

Dişlerimi fırçalarım; Saçımı tararım.

- Odzyskałeś swoje pieniądze?
- Odzyskałaś swoje pieniądze?

Paranı geri aldın mı?

Zrobiłem swoje.

Ben işimi yaptım.

- Pokaż mi swoje ręce.
- Daj mi swoje ręce.

Bana ellerini ver.

Straciły swoje nastrojenie,

entonasyonlarını kaybettiler,

Wypycha swoje wnętrzności...

...bağırsaklarını dışarı iterek...

Wyraź swoje myśli.

Aklından geçeni söyle.

Oddajcie swoje arkusze.

Raporlarınızı teslim edin.

Weź swoje rzeczy.

Eşyalarını toparla.

Mam swoje powody.

Benim kendi nedenlerim var.

Powtórzyłbyś swoje pytanie?

Lütfen sorunu tekrarlar mısın?

Znasz swoje prawa.

Haklarını biliyorsun.

Zjedz swoje warzywa.

Sebzeni ye.

Dostosuj swoje tempo.

- Rahat ol.
- Acele etme.
- Takma kafana.

Kocham swoje miasto.

Kentimi seviyorum.

Mam swoje zdanie.

- Bir görüşüm var.
- Bir düşüncem var.

Wyznałem swoje grzechy.

Ben günahımı itiraf ettim.

Zapisz swoje cele.

Hedeflerinizi yazın.

Miałem swoje powody.

Kendimce nedenlerim vardı.

Kontynuuj swoje analizy.

Analizlerine devam et.

Kontynuuj swoje badania.

Araştırmalarına devam et.

Nagrywasz swoje połączenia?

Aramalarını kaydediyor musun?

Mają swoje powody.

Onların nedenleri var.

Mieliśmy swoje powody.

Bizim nedenlerimiz vardı.

Niszczy swoje ubrania.

O, elbiselerini tahrip ediyor.

Wyprasowałem swoje chusteczki.

Ben mendillerimi ütülüyorum.

Zmienił swoje imię.

İsmini değiştirdi.

Skończyłem swoje obowiązki.

Ev işlerini bitirdim.

Lubisz swoje imię?

- Adını seviyor musun?
- İsminden memnun musun?

Powinieneś spłacić swoje długi.

Borçlarını ödemen gerekir.

Wracaj na swoje miejsce.

- Koltuğunuza geri dönün.
- Koltuğuna geri dön.

Tracy zgubiła swoje okulary.

Tracy gözlüğünü kaybetti.

Dbała o swoje dzieci.

Çocuklara o baktı.

On podniósł swoje ręce.

O, ellerini kaldırdı.

Starannie przygotował swoje wystąpienie.

Konuşmasını çok dikkatlice hazırladı.

Jak nazywają swoje dziecko?

Onlar bebeklerine ne diyorlar?

Podajcie mi swoje nazwiska.

Bana adlarınızı söyleyin.

Chciałbym zaoferować swoje usługi.

Gönüllü hizmet etmek istiyorum.

Pokaż mi swoje szkice.

Çizimlerini bana göster.

Stracił wszystkie swoje pieniądze.

O bütün parasını kaybetti.

One myją swoje ręce.

Onlar ellerini yıkar.

Objaśniła nam swoje powody.

Sebeplerini bize açıkladı.

Odrobiłeś swoje zadanie domowe?

Ödevini yaptın mı?

Gdzie spędziłeś swoje wakacje?

Tatilini nerede geçirdin?

Mayuko zaprojektowała swoje ubranie.

Mayuko kendi giysilerini tasarladı.

On zaniedbał swoje obowiązki.

O görevlerini ihmal etti.

Mam swoje własne problemy.

Benim kendi sorunlarım var.

Proszę sprawdzić swoje opowiedzi.

Lütfen cevaplarını kontrol et.

Złamał swoje obie nogi.

Her iki bacağını da kırdı.

Czy wziąłeś swoje lekarstwo?

İlacını aldın mı?

Zapomniałeś wymazać swoje imię.

Adını silmeyi unuttun.

Tom pakuje swoje torby.

Tom çantalarını toparlıyor.

Tom wyprasował swoje spodnie.

Tom pantolonunu ütüledi.

Daj Tomowi swoje klucze.

Tom'a anahtarlarını ver.

Podaj mi swoje położenie.

Bana konumunu ver.

Powoli powtórzył swoje imię.

Yavaşça adını tekrarladı.

Wszyscy spełnili swoje obowiązki.

Bütün erkekler görevlerini yerine getirdi.

Para zerwała swoje zaręczyny.

Çift, ​​nişanlarını bozdu.

Poświęcił swoje życie nauce.

Hayatını bilim çalışmasına adadı.

Spójrz na swoje ręce.

- Ellerine bak.
- Ellerinize bakın.

Wszyscy mają swoje powody.

Herkesin nedenleri vardı.

Tom zdjął swoje buty.

Tom ayakkabılarını çıkardı.

Tom powtórzył swoje pytanie.

Tom sorusunu tekrarladı.

Tom ma swoje powody.

Tom'un kendi sebepleri var.

Idź na swoje miejsce.

Yerine git.

Tom lubi swoje życie.

Tom hayatını seviyor.

Możesz poprawić swoje wyniki.

Sen performansını artırabilirsin.

Ken założył swoje rzeczy.

Ken elbiselerini giydi.

Dlaczego myjesz swoje ręce?

Niçin ellerini yıkıyorsun?

Musisz znać swoje korzenie.

Köklerini tanı.

Wydała wszystkie swoje lalki.

O, bütün oyuncak bebeklerini başkalarına verdi.

Nazwali swoje dziecko Thomas.

Onlar çocuklarına Thomas adını verdiler.

Jeszcze rozważam swoje zaręczyny.

Ben nişanımı yeniden düşünüyorum.

Piłkarz zawiązuje swoje buty.

Futbolcu ayakkabılarını bağlıyor.

Rodzice kochają swoje dzieci.

Ebeveynler çocuklarını severler.

Musisz zmienić swoje życie.

Hayatınızı değiştirmeniz gerekiyor.

- Pokazywałeś Tomowi swoje zdjęcia z wesela?
- Pokazywaliście Tomowi swoje zdjęcia ze ślubu?

Düğün resimlerini Tom'a gösterdin mi?

Ale noc ma swoje minusy.

Ama gecenin olumsuz yanları da var.

Napisz swoje nazwisko wielkimi literami.

Adını büyük harflerle yaz.

Musisz natychmiast odrobić swoje zadanie.

Derhal ev ödevini yapmalısın.

Proszę, napisz swoje imię ołówkiem.

Lütfen adınızı bir kurşun kalemle yazın.

Wstrzymaj swoje konie, młody człowieku.

Sakin ol, genç adam.

- Wytrzyj oczy.
- Osusz swoje oczy.

Gözlerinizi kurulayın.

Niosła swoje dziecko w ramionach.

Bebeğini kucağında taşıyordu.

Próbował założyć swoje nowe buty.

Yeni ayakkabılarını giymeye çalıştı.

Tom musi zmienić swoje nastawienie.

Tom'un tutumunu değiştirmesi gerekiyor.

Możesz tu wpisać swoje nazwisko?

İsminizi buraya yazar mısınız?

Znajdziesz swoje zabawki i książki.

Sen oyuncaklarını ve kitaplarını bulacaksın.

Piszę, by wyrazić swoje niezadowolenie.

Memnuniyetsizliğimi ifade etmek için yazıyorum.

Po prostu zamknij swoje oczy.

Sadece gözlerini kapa.

Tom chciał zmienić swoje życie.

Tom hayatını değiştirmeyi istedi.

W końcu osiągnął swoje cele.

Sonunda amacına ulaştı.

Ona próbowała ukryć swoje uczucia.

Duygularını gizlemeye çalıştı.

Wzięła mnie pod swoje skrzydła.

O beni kanadı altına aldı.

Tom zaczął pakować swoje rzeczy.

Tom eşyalarını toparlamaya başladı.

Czy on wyprasował swoje spodnie?

O, pantolonunu ütüledi mi?

Poszerzyli swoje terytorium przez podbój.

Onlar fetihle bölgelerini genişletti.

Próbował uzasadnić swoje głupie działania.

Onun aptalca eylemlerini rasyonelleştirmeye çalıştı.