Examples of using "Przepraszam" in a sentence and their turkish translations:
Üzgünüm.
Üzgünüm, çocuklar.
- Affedersiniz.
- Kusura bakmayın.
Üzgünüm...
Oh,üzgünüm.
Lütfen beni affet.
Ben herkesten özür diliyorum.
- Geç kaldığım için üzgünüm.
- Geç kaldığım için özür dilerim.
Karışıklık için üzgünüm.
O bir yazım hatası. Özür dilerim.
- Özür dilerim.
- Üzgünüm.
Geç kaldığım için özür dilerim. Fazla uyudum.
Kusura bakmayın, ben kayboldum.
Üzgünüm, gitmek zorundayım.
Affedersiniz, bunların maliyeti nedir?
Affedersiniz, saat kaç?
Gitmek zorunda olduğum için özür dilerim.
Bana hayvanat bahçesine giden yolu söyleyebilir misin?
Affedersiniz. Yumurtalar nerede?
Affedersiniz, kafe nerede?
Affedersiniz, wasabisiz lütfen.
Geç kaldığım için özür dilerim.
Geç cevap için özür dilerim.
- Geç kaldığım için çok üzgünüm.
- Geciktiğim için çok özür dilerm.
- Beceriksizliğimi affedin.
- Sakarlığımı affet.
Ben gitmek zorunda olduğum için üzgünüm.
Seni incittiysem, özür dilerim.
Ben sizi rahatsız ettiğim için gerçekten üzgünüm.
- Metro durağı nerede acaba?
- Metro nerede acaba?
- Affedersiniz. Metro nerede?
Affedersiniz, kütüphane nerede?
Seni uyandırdıysam üzgünüm.
- Affedersiniz, nerede bir şarküteri bulabilirim?
- Bağışlayın, nerede bir şarküteri bulabilirim?
- Bağışlayın, nerede şarküteri bulabilirim?
Affedersiniz. Adınız nedir?
Affedersiniz, ama telefonunuzu kullanabilir miyim?
Ben çok üzgünüm.
Affedersiniz fakat telefonu kullanabilir miyim?
Sizi aldattığım için özür dilerim.
Cevaplamadaki gecikme için özür dilerim.
Üzgünüm, uzun kalamam.
Üzgünüm ama spor salonuna gitmek zorundayım.
Bütün bunlar için gerçekten üzgünüm.
Ne dedin? Özür dilerim, düşünceye dalmışım.
Bizim siparişe ne oldu?
Affedersiniz, bu ne kuyruğu?
Üzgünüm onun söylediğini anlamadım.
Affedersiniz fakat telefonunuzu kullanabilir miyim?
Affedersiniz, ama kütüphane nerede?
Seni ağlattığım için üzgünüm.
Affedersiniz. Adınız nedir?
Üzgünüm, onu reddedemem.
Affedersiniz, saatin kaç olduğunu biliyor musunuz?
- Başına bir sürü bela açtığım için üzgünüm.
- Sana bu kadar sıkıntı verdiğim için özür dilerim.
Üzgünüm, bugün tamamen ayrılmış.
Üzgünüm. Fazla zamanım yok.
Affedersin, meşgul olduğunu fark etmedim.
Üzgünüm. Gerçekten tüm hatırladığım bu.
Üzgünüm, ev ödevimi evde bıraktım.
Affedersiniz, size katılabilir miyim?
"Burnun akıyor". "Ü-Üzgünüm."
Çok uzun sürdüğü için üzgünüm.
Seni yanlış yönlendirdiysem üzgünüm.
Affedersiniz, burası dolu mu?
Affedersiniz, sesinizi biraz düşürebilir misiniz?
Sıra dışı konuşursam üzgünüm.
Sana yalan söylediğime çok üzgünüm.
Affedersiniz. Onun benim koltuğum olduğuna inanıyorum.
Onu yapmamalıydım. Üzgünüm.
Demek istediğim bu değil. Üzgünüm.
Sizi çok sık rahatsız ettiğim için üzgünüm.
Üzgünüm ama burada balık avlamaya izin verilmiyor.
Üzgünüm ama bunun bir sır olduğunu bilmiyordum.
Lütfen, merkeze nasıl ulaşabilirim?
Telefonunu kullanabilir miyim?
Affedersin, bana şekeri uzatır mısın?
Pardon ama radyoyu kısabilir misin acaba?
Pardon, buralarda bir yerde bir ATM var mı?
Üzgünüm ama ben çok iyi Fransızca konuşmam.
Affedersiniz. Bunun sizin koltuğunuz olduğunu düşünmüyordum.
Üzgünüm, mektubuna daha erken cevap vermedim.
Seninle o şekilde konuştuğum için özür dilerim.
Affedersiniz, yukarıdaki makalede üç hatayı göstereyim.
Lütfen bana tuzu ve karabiberi verir misin?
Affedersiniz,ama bu metro istasyonu için doğru yol mu?
Erkek kardeşinin adını unuttum; onun adı nedir?
Sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm fakat pencereyi açar mısın?