Examples of using "Młode" in a sentence and their turkish translations:
Kayıp yavru.
Ufak bir yavru ideal bir kurbandır.
Erkek, yavruları bulursa...
Genç yavrular başlarına bela almış.
Yavrular tam erişkinliğe yaklaşmış olsalar da
Fideler genç bitkilerdir.
Genç kaplanlar kedilere benzerler.
Yarısından çoğu gençlerden oluşuyor.
Ufak yavru kayalarda daha atik hareket ediyor.
Yavru, nihayet tanıdık bir çağrı duyuyor.
Bu yavrular ilk defa etin tadına bakıyor.
Genç yavrular birlik olarak yol almaya çalışıyor.
Bir de küçük bir çocuğumuz vardı.
Bazı hayvanlar yavrularını yerler.
Yavrular, antilopları korkutup kaçırıyor. Doğruca dişiye geliyorlar.
Yavrulardan biri ayrı düşmüş.
Bu durumda tüm yavrular tehlikeye açık.
Deneyimsiz fok yavruları kolay hedef.
İki genç kız mutlu bir şekilde gülümsedi.
Sadece analar ile yavruları yakın ve uzun süreli ilişki sürdürür.
Aylardan mayıs ve yavrular şu an dört aylık.
Bir saldırı varsa bu genellikle yavrusunu koruyan bir annenin tepkisidir.
Yavrularını avın yanına götürmesi gerek. Çok da oyalanamaz.
Bu yavrular bir haftaya kalmadan annelerinden ayrılacak.
Yavrularını 24 saat beslemek zorunda.
Sadece üç ay içerisinde... ...kendileri de çocuk yapacak hâle gelecek.
Küçükler susamaya başladı. Yenidoğan bitap düşmüş durumda.
İki yaşındaki yavrular tam erişkinliğe yakın.
Yanında yavruları olduğundan arka sokaklardan ilerliyor.
Ama çoğu genç maymun gibi daha öğreneceği çok şey var.
Normalde, anneleri doğum yapınca su samuru yavruları aileden ayrılır.
Onun üç kız kardeşi vardı ama ikisi çok gençken öldü.
Anne puma ile dört küçük yavrusu gece gelmeden sıcağın tadını çıkarıyor.
yavrunun ufacık boynuzunu almak için onu keserek annenin karnından çıkarmak tek kelimeyle korkunç.
Yavruları üç kilometre uzakta. Büyük erkek de hâlâ bölgede.