Translation of "Młode" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Młode" in a sentence and their turkish translations:

Zaginione młode.

Kayıp yavru.

Młode to najlepsza ofiara.

Ufak bir yavru ideal bir kurbandır.

Jeśli znajdzie jej młode,

Erkek, yavruları bulursa...

Młode wpadły w tarapaty.

Genç yavrular başlarına bela almış.

Młode są prawie dorosłe,

Yavrular tam erişkinliğe yaklaşmış olsalar da

Sadzonki to młode rośliny.

Fideler genç bitkilerdir.

Młode tygrysy przypominają koty.

Genç kaplanlar kedilere benzerler.

Połowa z nich to młode.

Yarısından çoğu gençlerden oluşuyor.

Młode jest zwinniejsze na skałach.

Ufak yavru kayalarda daha atik hareket ediyor.

Wreszcie młode usłyszało znajome nawoływanie.

Yavru, nihayet tanıdık bir çağrı duyuyor.

Młode pierwszy raz posmakowały mięsa.

Bu yavrular ilk defa etin tadına bakıyor.

Młode szukają bezpieczeństwa w grupie.

Genç yavrular birlik olarak yol almaya çalışıyor.

I miałem dorastające młode dziecko.

Bir de küçük bir çocuğumuz vardı.

Niektóre zwierzęta pożerają swoje młode.

Bazı hayvanlar yavrularını yerler.

Młode wywołują popłoch. Prosto na nią.

Yavrular, antilopları korkutup kaçırıyor. Doğruca dişiye geliyorlar.

Jedno młode oddzieliło się od reszty.

Yavrulardan biri ayrı düşmüş.

Teraz wszystkie jej młode są bezbronne.

Bu durumda tüm yavrular tehlikeye açık.

Niedoświadczone młode kotiki to łatwe cele.

Deneyimsiz fok yavruları kolay hedef.

Dwie młode dziewczyny uśmiechnęły się wesoło.

İki genç kız mutlu bir şekilde gülümsedi.

Tylko matki i młode podtrzymują długotrwałe więzy.

Sadece analar ile yavruları yakın ve uzun süreli ilişki sürdürür.

Jest maj i młode mają cztery miesiące.

Aylardan mayıs ve yavrular şu an dört aylık.

Atak często jest reakcją matki chroniącej swoje młode.

Bir saldırı varsa bu genellikle yavrusunu koruyan bir annenin tepkisidir.

Musi zaprowadzić młode do zdobyczy, i to szybko.

Yavrularını avın yanına götürmesi gerek. Çok da oyalanamaz.

W ciągu tygodnia młode oddzielą się od matki.

Bu yavrular bir haftaya kalmadan annelerinden ayrılacak.

Jej młode muszą być karmione przez całą dobę.

Yavrularını 24 saat beslemek zorunda.

Już za trzy miesiące będą mieć swoje młode.

Sadece üç ay içerisinde... ...kendileri de çocuk yapacak hâle gelecek.

Młode są już spragnione. Słoniątko jest zupełnie wyczerpane.

Küçükler susamaya başladı. Yenidoğan bitap düşmüş durumda.

Młode mają już dwa lata i są prawie dorosłe.

İki yaşındaki yavrular tam erişkinliğe yakın.

Prowadzi ze sobą młode, więc trzyma się bocznych ulic.

Yanında yavruları olduğundan arka sokaklardan ilerliyor.

Podobnie jak inne młode małpy, czeka go jeszcze wiele nauki.

Ama çoğu genç maymun gibi daha öğreneceği çok şey var.

Zwykle młode wydry usamodzielniają się, kiedy ich matka znowu urodzi.

Normalde, anneleri doğum yapınca su samuru yavruları aileden ayrılır.

Miał trzy siostry, ale dwie zmarły, kiedy były bardzo młode.

Onun üç kız kardeşi vardı ama ikisi çok gençken öldü.

Samica pumy i jej cztery młode korzystają z ciepła przed zmierzchem.

Anne puma ile dört küçük yavrusu gece gelmeden sıcağın tadını çıkarıyor.

Wycinają samicom młode z brzucha, żeby dobrać się do ich maleńkich rogów.

yavrunun ufacık boynuzunu almak için onu keserek annenin karnından çıkarmak tek kelimeyle korkunç.

Jej młode są trzy kilometry stąd. A duży samiec wciąż gdzieś tu jest.

Yavruları üç kilometre uzakta. Büyük erkek de hâlâ bölgede.