Translation of "Górze" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Górze" in a sentence and their turkish translations:

Byłem na górze.

Üst kattaydım.

Sprawdzę na górze.

Üst katı kontrol edeceğim.

Porozmawiamy na górze.

Üst katta konuşacağız.

Pracują na górze.

Onlar üst katta çalışıyor.

Jestem na górze.

Ben üst kattayım.

Toaleta jest na górze.

Tuvalet üst katta.

Tłuszcz pływa na górze.

- Yağ yüzeye çıkar.
- Yağ suyun üstüne çıkar.

To jest na górze.

O üst katta.

Biblioteka jest na górze.

Kütüphane üst katta.

W porządku. Jestem na górze.

Pekâlâ. Şimdi üzerindeyim.

Albo... widzę tam na górze...

Ya da şuradaki dağın üstünde gördüğüm

Wynajęli pokój na górze studentowi.

Üst kattaki odayı bir öğrenciye kiraladılar.

Kto jest teraz na górze?

Şimdi kim üst katta?

Mój pokój jest na górze.

Benim odam üst katta.

Przechodzimy do naszej grupy na górze,

Üst gruba geldiğimde

Na tej górze jest dużo małp.

Dağın üzerinde bir sürü maymun var.

Tom i Mary śpią na górze.

Tom ve Mary üst katta uyuyorlar.

Co ty wyrabiałaś na górze, Mary?

Yukarıda ne halt ediyordun Mary?

Tom chce się z tobą widzieć na górze.

Tom seni üst katta görmek istiyor.

Wiedziałeś, że na tej górze żyło kilka lisów?

- Bu dağda yaşayan birkaç tilki olduğunu biliyor muydunuz?
- Bu dağda yaşayan birkaç tilki olduğunu biliyor muydun?

Więc mam przekroczyć ten wąwóz i pozostać na górze?

Demek buradan karşıya geçmemi ve yüksekte kalmamı istiyorsunuz?

Utrzymujecie równowagę na górze liny i czołgacie się po niej.

Bir halat üzerinde dengenizi sağlayıp karşıya geçiyorsunuz.

Nie wiem, jak jest przymocowany na górze. Może nie wytrzymać.

Yukarıda neye bağlı olduğundan emin değilim. Beni taşımama ihtimali var.

U wybrzeży Alaski łososie płyną na tarło w górze rzeki.

Alaska kıyılarında somonlar, nehrin üst taraflarındaki yumurtlama alanlarına yönelmiş.

Ta samica świecącej kałamarnicy migruje setki metrów z głębin ku górze.

Bu dişi ateş böceği mürekkep balığı abisten yüzlerce metre yukarıya doğru göç ediyor.