Examples of using "Górę" in a sentence and their turkish translations:
O, yukarı gitti.
Üst kata çık.
Çok daha artmasını.
Yukarı gidiyorum.
Mt Fuji'yi gördüm.
Carlos dağa tırmandı.
Fiyatlar yükseldi.
Birisi merdivenlerden çıkıyor.
Tepesi karlı dağı görebiliyor musun?
Fiyatlar yükselecek.
Tom'u yukarı götür.
Tom üst kata gitti.
Güneş kendini bir dağın arkasına saklamıştı.
Emlak fiyatları artmaktadır.
Bütün kızlar yukarı baktı.
Onu üst kata gelişini gördüm.
Kayalığın bu yüzü boyunca uzanıyor.
Fiyatlar kesinlikle yükselecek.
- Ben iki kez Mt. Fuji'ye tırmandım.
- İki defa Fuji Dağı'na tırmandım.
Betty üç kez dağa tırmandı.
Mt.Fuji'ye asla tırmanmadım.
Bulutsuz bir günde Fuji dağını görebilirsiniz.
Bu dağ bütün yıl karla kaplıdır.
Fuji Dağı'na tekrar tırmanmak istiyorum.
Biz asansörle yukarı çıktık ve indik.
Gelirken merdivenlerde onunla karşılaştım.
Ağaç kabuğu hemen yandı, oldukça yanıcı.
Geçen sene hayat pahalılığı tavan yaptı.
Bu ağaç kabuğu hemen yandı. Çok yanıcı!
O, kışın Fuji Dağına tırmanan ilk insandı.
Böylesine kötü bir havada dağa tırmanmamalısın.
Bu dağa tırmanarak,tehlikeyle yüzyüze kalacaksınız.
Madenciler bu eski zincirleri dağlarda taş taşımak için kullanıyorlardı.
Onun ve Mary'nin Fuji dağına tırmandıkları zamanı Tom'un bana anlattığını hatırlıyorum.
Her zaman Fuji Dağı'na tırmanmak istedim.
Vin Diesel şınav çekerken kendini yukarıya çekmez, dünyayı aşağıya iter.