Translation of "Cel" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Cel" in a sentence and their turkish translations:

Cel. Ogień!

Nişan al. Ateş!

Osiągnął cel.

O, amacına ulaştı.

Osiągnęli swój cel.

Onlar amaçlarına kavuştular.

Osiągnąłeś swój cel.

Hedefine ulaştın.

Swój cel osiągnęli.

Onlar amaçlarına ulaştılar.

Czy cel uświęca środki?

Hedefe giden her yol mubah mıdır?

Oni osiągnęli swój cel.

Onlar hedefine ulaştı.

Jaki jest tego cel?

Onun amacı denir?

Jaki jest ostateczny cel edukacji?

Eğitimin nihai amacı nedir?

Pierwszy atak minął w cel.

İlk saldırı hedefi ıskaladı.

Ciężko pracował, by osiągnąć cel.

Amacına ulaşmak için sıkı çalıştı.

Jaki jest cel robienia tego?

Onu yapmada amaç nedir?

To jest nasz główny cel.

- Bu bizim ana hedefimizdir.
- Bu bizim ana hedefimiz.

Pomóż nam osiągnąć nasz cel.

Hedefimize ulaşmamız için bize yardım et.

Jaki jest cel pańskiej wizyty?

- Ziyaretinizin amacı nedir?
- Ziyaret amacınız nedir?

Drugi to sens, czyli cel.

İkincisi maksat ayrıca amaç da denir.

Tom wytłumaczył Mary cel projektu.

Tom Mary'ye projenin amacını açıkladı.

Jako firma zawsze mieliśmy podwójny cel,

Şirket olarak hem yatırımcılara kâr sağlayarak

Im bardziej charakterystyczne wołanie, tym łatwiejszy cel.

Çağrı ne kadar belirgin olursa hedefi bulması o kadar kolay oluyor.

Jeśli stracisz z oczu cel, szybko się zgubisz.

Gözünüzü toptan ayırırsanız hemen kaybolursunuz.

"Jaki jest cel pańskiej wizyty?" "Jestem turystą (turystką)"

"Ziyaretinizin amacı nedir?" "Ben bir turistim."

Życie bez papierosów - to był mój nowy cel.

Sigara olmadan yaşamak; bu benim yeni hedefimdi.

Zarabianie pieniędzy to nie jest jedyny cel życia.

Hayattaki yegâne hedef para kazanmak değildir.

Receptory ciepła tuż przy nosie pozwalają nietoperzom wybierać cel.

Yarasalar, burunlarının etrafındaki ısı algılayıcılarla hedef belirler.

Cel jest już o krok... ale znów pojawia się zagrożenie.

Dokunacak mesafeye geliyorlar ki... ...bir kez daha tehlike ortaya çıkıyor.

Ale są zdezorientowane i oddzielone od ławicy, więc stanowią łatwy cel.

Ama kafaları karışmış ve sürüden ayrı düşmüş olduklarından kolay av oluyorlar.

Mam nadzieję, że nie posuną się do przemocy, aby osiągnąć swój cel.

Hedeflerine ulaşmak için şiddete başvurmayacaklarını umuyorum.

Podstawa: nigdy nie uciekaj... Powoduje to instynktowną reakcję, by gonić i złapać cel.

Kedi Güvenliği Ders Bir: Asla koşmayın... Çünkü sizi kovalamasını sağlayan bir içgüdü devreye girer.

Nie powiedziałbym, że osiągnęliśmy już nasz cel, ale mamy go w zasięgu ręki.

Henüz hedefimize ulaştığımızı söylemedim ama darbe indirecek mesafedeyiz.