Translation of "„i”" in Turkish

0.021 sec.

Examples of using "„i”" in a sentence and their turkish translations:

- No i co?
- No i?

- Öyleyse ne yapmalı?
- Ne yani?
- Ne olmuş?
- E yani?
- Eee?

I dla umysłu, i dla ciała.

hem beyin hem de vücudunuz üzerinde.

I było przykładem organizacji i pomysłowości,

ve tarihin en büyük hapishane firarıyla sonuçlanan

I węże. 

Ve yılanlar.

I napinamy.

iyice geriyorsunuz.

I zjeść?

bunları mı yesem?

I ciszą.

sessizlikle.

I żałobę.

Yas.

I stratę.

Kaybetme.

I cudów.

...gece dünyası.

I okazjami.

Tabii fırsatlar da.

I kajmana.

Kayman da ararlar.

I ciepło.

...ve sıcacık.

I łoś.

...ve sığınlar cirit atıyor.

I widzieliśmy...

getirdiklerini gördük...

I ruszamy.

Hadi bakalım.

I darczyńcy.

ve bağış yapanlar.

I nagle…

Ve sonra, güm!

Zanurkowałem i…

Aşağı indiğimde,

I ty?

- Peki ya sen?
- Ya sen?

- Lubię zarówno przyrodę, jak i matematykę.
- Lubię i przyrodę, i matematykę.

Hem feni hem matematiği severim.

Narzędzie, które angażuje i wzrok, i rozum

Öyle güçlü ki, hem görüşü hem de sezgiyi birleştiriyor

I zanieczyszcza nimi ziemię, rzeki i oceany.

Robiąc pogadankę o uprzejmości, i wtedy i teraz,

Medeni konuşmayla ilgili o dönemde ve şu anda olan şudur ki

I udostępniamy go uczniom w gimnazjach i liceach.

ve bundan ortaokul ve lise öğrencilerinin de faydalanmasını sağlamak.

- Idź i ją obudź.
- Idź i obudź ją.

Git ve onu uyandır.

Tom i Mary popatrzyli na siebie i zaśmiali.

Tom ve Mary birbirlerine bakıp güldüler.

Tom i Mary siedzieli do późna i rozmawiali.

Tom ve Mary konuşarak geç saatlere kadar yatmadı.

I złamano miecz.

ve kılıcını kırdılar.

I nie działa.

ve bu işe yaramıyor.

I pomalowane paznokcie.

ve manikür yapılmış tırnakları vardı.

I nieoczekiwana wylewność

ve insanlara beklediklerinden çok daha fazla bilgi verirseniz

I tak było.

Aldım da.

I ma depresję.

yüksek depresyon oranları var

I mamy kolację.

Akşam da yemek yiyelim.

No i gotowe.

Artık hazır.

No i gotowe.

Artık hazır.

I kambium kory.

ya da büyütkendokuyu yiyeceğim.

I są jadalne.

Ve bu yenebilir.

I jesteśmy gotowi.

Ve işte hazırız.

Prostaty i piersi.

prostat kanseri ve göğüs kanseri var.

I specjalny mikrofon.

ve buraya da bir mikrofon yerleştirdik.

I co najważniejsze,

Ve en önemlisi de, bunu görünür

I rewolucji przemysłowej

Endüstri Devrimi yoluyla,

Hematolodzy i radiolodzy

ve hematologlar ve radyologlar

I duży park.

ve büyük bir park.

I poczuciem zawieszenia.

Ve bir şeyleri ertelemeyle.

Sztuki i przyrody.

Sanat ve doğa için.

Prezerwatywy i wazektomię.

kondomlar ve vasektomi ameliyatı.

Obżarstwo i wymioty.

Aşırı yemek yiyordum.

Głodne i niedoświadczone.

Açlar ve deneyimsizler.

I zdumiewających zachowań.

...ve çarpıcı davranışlarla dolu.

I oszałamiającym spektaklem.

...ve çarpıcı görüntüler sergiler.

I imaginacyjnych strachów.

...ve hayalî korkuların yeridir.

I nieznane dramaty.

...önümüze seriyor.

I drapieżnym ptakom.

Bekleyen yırtıcı kuşlara da.

I niespotykanych możliwości.

...bize gösteriyorlar.

Dni i nocy.

Gece gündüz.

I setki aplikacji.

Onlara bir sürü şey eklediler.

ZWIĄZANY I ZAKNEBLOWANY

GÖZLERİ VE AĞZI BAĞLANMIŞTI

I związki zawodowe

ve sendikalar

I Stany Zjednoczone.

Ve Birleşik Devletler.

I zapalenie trzustki.

Pankreasım da iltihaplandı.

Dawać i tyle.

Sadece vermek.

I dużo kurzu.

Ve tozlu.

No i wytrzymało.

Beni taşıdı.

I gęstych lasów.

ve sık ormanların bulunduğu bir yerdir.

Masa i energia,

kütle ve enerji,

I w końcu…

Ve nihayetinde...

I śladów robaków?

Solucan izlerinin?

I tylko wygląda.

Aradan bakmaya başladı.

I wtedy zobaczyłem,

Sonra bir baktım ki

I próbowania filmowania…

görüntü yakalamaya çalışmak...

Dróg i mostów.

iyileştirme çalışmaları yapıyoruz.

Dziel i rządź.

Böl ve fethet.

Znak „&” oznacza „i”.

"&" işareti, "ve" kelimesini simgeler.

Spróbuj i zobacz.

Deneyin ve görün.

Wstawaj i walcz.

Kalk ve dövüş.

Płakał i płakał.

O sürekli ağladı.

Tu i teraz.

Burada ve şimdi.

Przeczytaj i odpowiedz.

Oku ve yanıtla.

Kawa i papierosy.

- Kahve ve sigaralar.
- Kahve ve çilimler.

Usiadła i zapaliła.

Oturdu ve bir sigara yaktı.

Powiedział i wyszedł.

Dedi ve terk etti.

Stój i patrz.

Kalın ve izleyin.

Pokój i miłość...

Barış ve aşk.

Jedz i pij.

- İç ve ye.
- Ye ve iç.

Wstań i idź.

Ayağa kalk ve yürü.

I like challenges.

Zorlukları severim.

I dokąd teraz?

Buradan nereye gidiyorsun?

Jedzcie i pijcie.

Yiyin ve için.

- I mama, i tata poszli do pracy.
- Oboje mama i tata poszli do pracy.

- Anne ve babamın her ikisi de işe gittiler.
- Hem annem hem de babam işe gittiler.

I zmienia zrozumienie tego, gdzie jesteśmy i co widzimy.

ve nerede olduğumuz ve ne gördüğümüze dair anlayışımızı da yeniden şekillendiriyor.

Mój ojciec ma ranczo i hoduje bydło i konie.

Babamın bir çiftliği ve cins sığırları ve atları var.

Tom i Mary spojrzeli na siebie i wzruszyli ramionami.

Tom ve Mary birbirine baktı ve omuz silkti.