Translation of "하지" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "하지" in a sentence and their turkish translations:

집중을 하지 않는다면

eğer dikkat etmezsek

미치게 바쁘다고 하지 마세요.

Ama ona deli demekten vazgeçin.

저흰 결혼을 하지 않았습니다.

Annesi ve ben evlenmedik.

그래서 아무말도 하지 않았고요.

Bende bir şey söylemedim.

인종차별주의자가 되려고 하지 않는

ırkçı olmak istemeyen insanlardan.

저는 답장을 하지 않았어요.

Hiç cevap vermiyordum.

전 하지 않으려고 했고,

Bunu yapmayacaktım,

서양은 적응을 하지 못했으니까요.

ve Batı değişmedi ve uyum sağlayamadı.

왜냐하면 경기를 하지 않았으니까요.

Güreşemedim,

그걸 넓히려고 하지 않아요.

ve kendimizi daha fazla zorlamayız.

시작 조차 하지 않았을지도 모릅니다.

Muhtemelen bu işe hiç başlamazdık.

아마 다가가려 하지 않을지도 모르죠.

bu yüzden de anahtarı aramamışsındır.

불가능해보이죠, 여태껏 아무도 하지 못했습니다.

İmkânsız gibi görünüyor, daha önce bunu kimse yapmadı,

하지만 절대 거짓말은 하지 않으셨어요.

Ancak hiç yalan söylemezdi.

남은 인생 동안 뭘 하지?

Hayatımın geri kalanında ne yapacağım?

하지만 오래 있게 하지 않을 거예요.

Burada uzun süre kalmayacaklar

우리가 즉각 보상을 하지 않는다는 것은

eğer anlık teşvikleri kullanmazsak

나쁜 결정이었습니다 자연과 싸우려 하지 마세요!

Bu kötü bir karardı. Doğayla savaşmaya çalışmayın!

"저희는 다양성을 고려하여 캐스팅을 하지 않는데요."

"Bu role farklı görünen birilerini seçmeyi düşünmüyoruz."

이 부분에 대해서 걱정해야 하지 않을까요?

Bundan endişe duymalı mıyız?

그리고 그것들은 결코 상상을 하지 않죠.

ve kesinlikle hayal kurmuyorlar.

많은 이들이 누구도 믿으려 하지 않죠.

Birçok insan artık kimseye inanmıyor.

여러분도 하기 싫은 건 하지 마세요.

Gerçekten yapmak istemediğiniz bir şeyi yapmayın.

만약 우리가 다른사람들을 염두해두고 아무것도 하지 않는다면,

ama başka birini düşünerek bir şey yapmazsak

그리고 조금도 좋은 일을 하지 못했다고 생각했습니다

Sonrasında ise iyi bir şey yapamayacağımı,

그래서 그들은 아무 것도 바꾸려 하지 않습니다.

Birçok erkek bunu değiştirmek için hiçbir şey yapmıyor.

그것은 예술이기도 하고 운 좋은 사고이기도 하지.

Bu bir sanat ve şanslı bir kaza aslında.

그것은 서로가 진지한 대화를 하지 못하게 하고

Bizi birbirimizle gerçekten konuşma zahmetinden kurtarıyor.

다른 사람도 하지 않을 가능성이 높다는 것입니다.

muhtemelen başka kimse onun peşine düşmez.

‎어느 하나도 안전한 무리에서 ‎벗어나려 하지 않는군요

Hiçbiri sürünün güvenli ortamını bırakmak istemez.

저는 그 과학을 덜 믿으려 하지 않을까요.

o zaman muhtemelen o bilime daha az güvenirim.

이걸 가진 사람들은 도전을 무서워 하지 않고,

Mücadele etmekten korkmazlar.

배우려 하지 않거나, 지도를 따르지 않는 사람입니다.

öğrenme ihtiyacı duymayan ve yol gösterilemeyen bir kişi.

저는 그림을 그리거나 조각을 하지 못해요. 바느질도 못하죠.

Boyama yapamam, çizemem, yontamam hatta dikemem.

사람들은 벨의 이야기가 사실인지 확인조차 하지 않고 퍼뜨렸습니다.

İnsanlar onun hikâyesini, doğruluğunu teyit etmeden paylaştılar.

‎똑바로 하지 않으면 ‎짝이 아니라 식사가 되고 말죠

Eğer işi düzgün kotaramazsa eş değil, aş olur.

‎무척 관심 있어 하면서도 ‎경솔한 짓은 하지 않더군요

Çok ilgili ve çok meraklıydı ama aptalca risklere girmiyordu.

이걸 말하는 것만으로 아무 것도 하지 않아도 되기 때문에

Sadece bunları söyleyerek hiçbir şey yapmadan yaşanabileceği

'집에서 따라 하지 마세요' 문구를 써야 한다면 바로 지금입니다

"Evde denemeyin" denecek bir an varsa o an bu andır.

저녁식사 자리에서는 성, 정치, 종교에 대해서 이야기 하지 말라.

yemek masasında seks, politika ve dinden bahsedilmemesi öğretilmiştir.

누구도 저에게 유머를 사용하라고 말하진 않았지만 하지 말라고도 않았었어요.

Kimse bana mizahı kullanmamı söylemedi ama kimse beni durdurmadı da.

당신이 한 것보다 하지 않은 것 때문에 더 많이 후회할 것이다."

yapmadığınız şeyler için üzüleceksiniz."

보세요, 사실, 여러분은 제가 명상을 하는지 하지 않는지 알 수 없습니다.

Bakın, mesela şu an aslında meditasyon yapıp yapmadığımı bilemiyorsunuz,

동굴 안의 어떤 생물도 더는 동굴 안에 있으려 하지 않을 겁니다

ve orada yaşayan ne varsa orada kalmayı artık istemeyecektir.

그 와중에, 난 어느 누구도 너에게 유머를 사용하라고 하지 않았던걸 알았지

O sırada kimsenin sana mizahı kullanmanı söylemediğini fark ettim,