Translation of "좋은" in Turkish

0.020 sec.

Examples of using "좋은" in a sentence and their turkish translations:

좋은 사람이었던 사람은 아마도 더 좋은 직원이겠지만,

Bunlar iyi insanlardı, belki de çok iyi çalışanlardı

좋은 방법입니다

iyi olacaktır.

좋은 하루를 보내실건가요?

tercihen iyi bir gün mü geçirmek istersiniz,

"좋은 하루 보냈니?"

''İyi bir gün geçirdin mi?' diye sorar.

탐욕은 좋은 것이고

açgözlülük iyidir,

좋은 소식이 있습니다.

İyi haber ise şu:

좋은 소식을 알려드리자면

Size iyi bir haber vereyim,

좋은 소식은 아닙니다

Bu iyi bir haber sayılmaz.

좋은 생각인지 모르겠군요

Bu iyi bir karar mı bilmiyorum.

좋은 결정이었어요! 고생하셨습니다

İyi karardı! Zor iş.

아주 좋은 선택이었습니다

Bu harika bir seçimdi.

이것은 좋은 지적입니다.

Bu iyi bir nokta.

완벽함은 좋은 것이고

mükemmelliği kutlamaya değer buluyoruz?

그리고 좋은 소식은

İyi haber şu ki

좋은 경력을 쌓거나

ne anlamlı bir kariyer yapabilir

‎운이 좋은 파리네요

Şanslı sinek.

좋은 하루 보내고 계세요?

Gününüz güzel geçiyor mu?

좋은 하루를 보내고 계신다면,

Eğer güzel bir gün geçiriyorsanız,

우리가 왜 좋은 하루를

İyi bir gün geçirmemize dair

그게 좋은 접근 방법입니다.

Bunlar işe yarar şeyler.

하지만 좋은 소식이 있습니다.

Ama güzel haberler de var.

좋은 것을 받아들이라고 상기시켜줍니다.

parlak neon bir poster var.

좋은 것을 사냥하라고 가르칩니다.

İyi şeyler avlamak konusunda orduyla konuştular.

아주 밝고 좋은 상태입니다.

Gerçekten hoş ve canlı.

좋은 방향이든, 나쁜 방향이든요.

iyi ya da kötü yönde.

좋은 생각이 있어요, 가시죠

Bunun için iyi bir fikrim var. Hadi.

먹어도 괜찮아요 좋은 단백질이죠

Yenebilirler, protein kaynağı olur.

장치가 작동했네요! 좋은 소식입니다

Bu kesinlikle tetiklendi. Bu iyi haber.

북쪽, 남쪽 좋은 지표들입니다

Kuzey, güney. İyi göstergeler.

아주 좋은 곳이죠 건물이라든가

ideal bir yer. Hem evlerde,

좋은 친구들에게서 힘을 얻고

İyi dostlarımdan güç alırım.

좋은 논쟁을 일으키는 것입니다.

iyi bir tartışma ortamı yaratmaktan geçiyor.

내가 좋은 사람이 아닌가?

İyi biri değil miyim?

모두에게 정말 좋은 시간이네요.

Herkese iyi akşamlar.

미술은 정말 좋은 도구입니다.

Çünkü sanat çok güçlü bir araç.

즉, 좋은 통치라는 혁명이죠.

iyi yönetişim devrimi.

저는 좋은 경기를 하고있었어요...

Güzel bir maç geçiriyordum,

우리에겐 좋은 거죠. 그렇죠?

Bizim için harika.

"좋은"이라는 의미도 있습니다.

Aynı zamanda "iyi" anlamına gelir.

그다지 좋은 첫인상은 아니었죠.

Bu iyi bir ilk izlenim değildi.

그래도 좋은 소식도 있습니다.

Ama iyi haberler şu ki:

왜 좋은 하루를 보내고 계신가요?

bunun nedeni nedir?

우리는 좋은 하루를 보내고 싶어합니다.

Her günü güzel geçirmek

우리는 행복하면 좋은 하루를 보내고,

Mutlu olduğumuz zaman günümüz güzel geçer

매일 좋은 하루를 보내고 싶다면,

her gün mutlu bir gün geçirmek isterseniz,

우리가 아주 좋은 상황에 있더라도

koşullar çok iyi olsa bile

'좋은 아내'에 대해 들어왔기 때문이죠.

çünkü ona "iyi eş materyali"ne sahip olmak için Nijerya'da

우리가 좋은 이야기를 만들기 위해

ve bizim onun nasıl kullanıldığını

이런, 좋은 결정이어야 할 텐데

Tanrım, umarım doğru karardır. 

물고기엔 좋은 단백질과 에너지가 가득하죠

Balık iyi proteinlerle, iyi enerjiyle doludur

불을 피운 건 좋은 결정입니다

Ateş iyi bir karardı.

행복은 좋은 것이며, 스스로의 확장이죠.

Mutluluk güzeldir, bireysel bir açılım gibi.

락 콘서트가 아주 좋은 예시인데요.

Rock konseri, bunun çok güzel bir örneği.

편견의 초점의 가장 좋은 시나리오는

Kaçınmacı odak için en iyi durum senaryosu

사람들은 제가 좋은 사람이라고 말하더군요.

İnsanlar iyi biri olduğumu söylüyor...

‎암컷에게 더없이 좋은 ‎사냥 기회입니다

Av indirmek için en iyi şansı.

금호선인장을 택한 건 좋은 결정이었어요

Ama altınfıçı kaktüsü iyi bir karardı.

"좋은 아이디어야." 혹은 "끔찍한 아이디어야."

''Harika bir fikir.'' ya da ''Berbat bir fikir.''

이것들보다 더 좋은 것은 없죠

Sevdiğim ve seveceğin her şeyimiz var.

SJ: 좋아요. 그러죠. 좋은 아이디어네요.

SJ: Tamam, hadi yapalım, harika bir fikir.

우리는 매일 좋은 하루를 보내고 싶어합니다.

Hepimiz her gün güzel bir gün geçirmek isteriz.

왜 나는 좋은 하루를 보내고 있지?

Neden iyi bir gün geçiriyorum?

하지만 더 좋은 방법이 있을지도 모릅니다.

Ama belki de ''kalbi kırık'' dediğimiz zaman

뭔가 더 좋은 문화를 만들어야 합니다.

Daha iyisine uğraşın.

침입하기 좋은 시간을 알 수 있겠죠.

sizin ve ailenizin gelip gidişini izleyebilir.

좋은 소식입니다 저온 유통 경로로 돌아왔습니다

İyi haber şu ki soğuk zincir güzergâhına yeniden girdik

맛은 아주 형편없지만... 좋은 단백질이자 에너지입니다

Tadı oldukça kötü ama... ...iyi protein, iyi enerji.

야생에선 좋은 피난처만이 악천후에서 살아남는 길입니다

Vahşi hayatta iyi bir sığınak hayatta kalmanın tek yoludur.

맛은 아주 형편없지만... 좋은 단백질이자 에너지입니다

Tadı oldukça kötü, ama... ...İyi protein, iyi enerji.

지나온 길을 표시하는 것도 좋은 생각입니다

Çoğu zaman geldiğiniz yolu işaretlemek de iyi bir fikirdir.

이건 화합을 유지시켜준다는 점에서는 좋은 규칙이죠.

Güzel bir kural aslında, ortamdaki uyumu korur

첫 번째로 자유는 좋은 것만은 아닙니다.

İlki, bağımsızlığın berbat bir şey olduğu.

지금에서 돌이켜보면, 그것은 제게 좋은 소식이었죠.

Benim için bu iyi haber.

그다지 좋은 생각이 아닌 것 같습니다.

iyi bir fikir değil.

그래서 좋은 의사는 가끔 아니라고 말해요.

O yüzden iyi bir doktor bazen hayır der

제법 좋은 해결책으로 절충할 수 있습니다.

veya gayet iyi bir sonucu kabullenmeye razı olmayı değil.

모두에게 열려있는 접근성 좋은 공간을 만들고

Çünkü açık ve erişilebilir bir yer yapmış olursunuz.

살기 좋은 더 나은 도시를 만듭니다.

şehirleri daha iyi yaşanacak yerlere dönüştürür.

좋은 일은 하루 아침에 이루어지지 않습니다.

ama iyi şeyler bir günde olmaz.

어떤 좋은 사람이 그런 행동을 합니까?

Nasıl bir insan bunu yapar ki?

좋은 본보기입니다 현명한 결정을 내리지 못하면

Bu, akıllıca kararlar vermezseniz çöl sıcağının

이런 금호선인장에는 사실 좋은 수분이 많습니다

Böyle bir altınfıçı kaktüsünde bol miktarda iyi sıvı bulunur.

좋은 점이라면 절차적 정당성의 원칙이 쉬워

İyi haber şu ki usul adaletinin ilkeleri kolay

반드시 그 행동이 좋은 결과를 일으켰는지나

ama bu davranışların güzel sonuçlara neden olacağını veya başka faktörlerin

좋은 양육방식은 풍족한 아이와 가난한 아이의

İyi ebeveynlik, varlık-yokluk arasında

"자, 저분이 좋은 아이디어가 있으니 들어보자."

"Hey, harika bir fikri var, hadi dinleyelim."

제 고아원이 얼마나 좋은 기관인지는 상관없이

yetimhanem her ne kadar güzel olsa da

나침반으로만 항해를 하려면 아주 좋은 것입니다.

sadece bir pusula ile gezinmeye çalışıyorsanız yönü koruduğu için bu projeksiyon büyük önem taşır.

그것도 굉장히 좋은 경험이었는데, 4년 전이었죠.

Harika bir deneyimdi ama dört yıl oldu.

그리고 조금도 좋은 일을 하지 못했다고 생각했습니다

Sonrasında ise iyi bir şey yapamayacağımı,

밤을 보내는 동안 좋은 피난처가 돼줄 겁니다

Bu, geceyi geçirmek için yeterli olacaktır.

해초는 정말 짜지만 아주 좋은 영양분이 있습니다

ve çok tuzlu olsa da,  harika besin maddeleri içerir.

오늘 잘하셨습니다 부담감에도 불구하고 좋은 결정들을 내리셨어요

Ama bugün çok iyiydiniz. Yoğun baskı altında bile çok iyi kararlar verdiniz.

그는 이렇게 대답했어요. "좋은 질문이네요, 정말 쉬워요.

Ve dedi ki, "Ah, evet, harika bir soru, bu çok kolay.

그것은 예술이기도 하고 운 좋은 사고이기도 하지.

Bu bir sanat ve şanslı bir kaza aslında.