Translation of "생각이" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "생각이" in a sentence and their turkish translations:

좋은 생각이 있어요, 가시죠

Bunun için iyi bir fikrim var. Hadi.

그 때 이런 생각이 들었어요.

Şunu düşünmeden edemedim:

그 순간 이런 생각이 들더군요.

Aklıma bir fikir geldi:

그러나 아름다움은 시시한 생각이 아닙니다.

Ama güzellik önemsiz bir şey değildir.

그래서 더 도와주어야겠다는 생각이 들었습니다.

Bu yüzden, daha fazla yardım için bir şey yapmaya mecburdum.

그다지 좋은 생각이 아닌 것 같습니다.

iyi bir fikir değil.

최상의 결과 아닐까 싶은 생각이 들었습니다.

düşündüm ki ölüm en iyisi olur.

그러다 스톡데일 장군의 경험으로 생각이 이어지더군요.

Vietnam Savaşı sırasında savaş esiri olmuş

그런 생각이 덜 나게 하는 거죠.

engellemeye yardımcı olduğunu gösterdiler.

이 순간 번뜩 이런 생각이 들었습니다.

İşte o anda zihnimde bir şimşek çaktı ve şöyle düşündüm:

그 사람들은 이 판을 바꿀 생각이 없습니다.

Düzeni değiştirmek gibi bir gayeleri yok.

한 가지 생각이, 의문이 마음 속에 떠올랐어요.

cevaplayamadığım bir düşüce, bir soru

그러나 놀란 표범은 다른 생각이 있나 봅니다

Ancak paniklediği belli olan parsın başka düşünceleri var.

이제, 전 제 생각이 어떤지 말씀드리지 않고

Şimdi size ne düşündüğümü değil,

‎제가 문어에게 큰 가르침을 ‎받았다는 생각이 들더군요

Bana ne kadar çok şey öğrettiğini fark ettim.

좋은 생각이 아니었어요 면은 별로 오래 타지 않거든요

Tamam, bu kötü bir fikirdi. Pamuk çok uzun süre iyi yanmıyor.

자신들이 가장 이익을 보는 판을 바꿀 생각이 없습니다.

ana kar alanları olan düzeni değiştirmeye hiç niyeti yokken

수행 방법의 정신적 측면에 대한 생각이 완전히 바뀌었습니다.

ve performansın zihinsel yönü hakkındaki düşüncelerimi sonsuza kadar değiştirdi.

곰을 보고 뛰어서 도망가는 것이 좋은 생각이 아닐지라도 말이에요.

Yine de bir ayı gördüğünüzde koşmaya başlamak iyi bir fikir olmayabilir.

이런 생각이 미래는 본질적으로 정해져 있다고 본다는 점이 있겠죠.

geleceğin aslında belirlenmiş olduğuyla ilgili bir görüşü işaret eder.

이럴 때 드는 생각이 있습니다 '나는 어디서 힘을 얻을까?'

Ama bilirsiniz, böyle zamanlarda gücümü nereden aldığımı da düşünürüm.

제게 어떻게 살아갈지에 대한 아무런 생각이 없다는 걸 깨달았습니다.

nasıl yaşayacağım hakkında hiçbir fikrim olmadığını fark ettim.

747 항공기 화장실에서 저와 사랑을 나눌 생각이 없는 여자요.

daha gelişmiş bir kadın sınıfından biriyle flört etmeye ihtiyacım var.

뭐든 양서류한테서 나온 걸 날로 먹는 건 좋은 생각이 아닙니다

Amfibilere ait bir şeyi çiğ olarak yemek hiç iyi bir fikir değildir.

알을 날로 먹어서 그래요 좋은 생각이 아니란 걸 알고 있었어요

O çiğ yumurtayı yediğim için. Bunun kötü bir fikir olduğunu biliyordum.