Translation of "사람들을" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "사람들을" in a sentence and their turkish translations:

사람들을 이해시키고,

Evet, yalnızlığı anlamalarını sağlamak istedim,

사람들을 인터뷰했죠.

Bu, birçok durumda yaşanmış:

사람들을 저버리는 거였죠.

çalışanlarından da vazgeçiyordu.

사람들을 위한 장소이죠.

İnsanlar için başka bir yer daha.

사람들을 위한 공간이지요.

İnsanlar için bir yer daha.

유머는 사람들을 연결시켜줘요.

Çünkü mizah insanları birbirine bağlar.

저는 사람들에게 사람들을 먹이고

İnsanlara beslenme, barınma ve eğitimin

사람들을 보호하기 위해 체결되었습니다.

koruma sağlamak için oluşturuldu.

수백 명의 사람들을 만났어요.

Yüzlerce buluşma gerçekleştirdim.

사람들을 승자와 패자로 나누고

Bizi kazananlar ve kaybedenler olarak ayırıyor

사람들을 선발할 수도 있습니다.

kurumunuzla uygun düşen yetenekleri olan insanları seçebilirsiniz.

사람들을 대할 때마다 기억하세요.

Her etkileşimde düşünün:

사람들을 지루함으로 죽여버릴 대작을요.

Katildi çünkü onları ölümüne bunaltacaktı.

라고스를 잘 모르는 사람들을 위해

Lagos'a aşina olmayanlar için anlatayım,

오늘날 수만 명의 사람들을 연결시켜줍니다.

e-Vatandaşlık adlı bir program başlattık.

수영하는 사람들을 의도치 않게 익사시키죠

Yüzücülerin çoğu zaman boğulmasına sebep oluyor.

특정 직업에 상관없이 사람들을 돕고

günlük hayattaki olağanüstü şeyleri görebilmeleri

날 때부터 훌륭한 기금모금가들은 사람들을 좋아하고,

Büyük bağışçılar normalde insanları sever,

반대로, 사람들을 사로잡는 전기 영화들을 보면

Öte yandan, karanlık ve büyüleyici bir tarafa sahip,

사람들을 돕는 데 쓰일 겁니다 좋아요

Bunu insanlara yardımcı olmak için kullanabiliriz. Tamam.

어떻게 사람들을 의미있게 연결지을 수 있을까

insanların anlamlı bir şekilde iletişime geçmeleri,

다시 사람들을 존중하는 그런 지침서가 필요해요.

Tekrar insanlara önem veren

다른 사람들을 만나고 같은 신문을 읽었습니다.

aynı gazeteyi okuyan diğer insanlarla da tanışırlar,

두 가지 모두 소통하며 사람들을 연결합니다.

Her ikisi de etkileşimli ve birleştirici.

왜냐면 여러분이 이유에 대해 사람들을 관여시키면

Çünkü insanlarla nedenler hakkında etkileşime geçtiğimizde

관련 연구에서는 사람들을 감옥에 수감하게 되면

Araştırma açıkça gösteriyor ki birini hapiste tutmak

어떤 무리의 사람들을 향한 미움의 감정은

Kimlikleri veya inançları yüzünden

비슷한 방식으로 행동하는 사람들을 사전에 예방해서

başkalarının benzer şekillerde davranmasını önlemek

우주가 주는 혜택에서 많은 사람들을 제외시켰고

mahrum bıraktı ve bizim uzayın nadir kişiler, zenginler

그리고나서 사람들을 다섯 명씩 그룹으로 나누고

Sonra kalabalığı beşer kişilik gruplara ayırdık

그 후에 사람들을 3명의 그룹으로 나눴습니다.

Sonra üçerli grup olmalarını istedik.

그래서, 대체 무엇이 사람들을 자극하는 것일까요?

O halde insanları asıl motive eden ne?

운이 따르도록 만들기 위해 사람들을 도왔습니다.

yardımcı olmaya çalışarak yaklaşık 20 yılımı harcadım.

이러한 상징들은 같은 뜻을 가진 사람들을 연결했고

Bu semboller, benzer düşünen insanları birbirine bağladı

다만 사람들을 존중하고 자상하게 배려하기만 하면 됩니다.

ama insanlara saygı ve anlayışla davranmak zorundasınız.

보석금은 사람들을 감옥에 잡아두기 위한 게 아니었어요.

Hiçbir zaman insanları hapiste tutmak için tasarlanmadı.

우리는 모든 사람들을 위한 도시를 만들수는 없습니다.

herkesi dinlemeksizin

우리처럼 특권을 가진 사람들을 위한 것이기도 합니다.

Ayrıcalıklı insanlar olarak

제 도움이 더 필요한 사람들을 볼 때마다

kırılgan gözükme korkumdan daha büyük olduğunu anladığımda,

여러분 주변에 있는 사람들을 알아차리기 시작할 거예요.

Çevrenizdeki insanların yalnızca iş arkadaşı,

사람들을 돕게 하려는 신의 계획일 수도 있다고까지 했습니다.

Tanrı'nın planı olduğuna inanıyordu.

그 후 건축가는 사람들을 위한 장소를 만들기 시작하죠.

O zamandan beri ofiste insanlar için birçok yer tasarladık.

‎당시에 저는 ‎최고의 사냥꾼이라 할 만한 ‎사람들을 만났죠

Muhtemelen dünyadaki en iyi izcilerden olan bu adamlarla tanıştım.

긍정적 경험을 나눔으로 인해 사람들을 더욱 끌어 모아요.

ve insanları birbirine daha da yaklaştıran olumlu ortak deneyimler oluşturur.

목표는 그저 직장이 필요한 사람들을 고용하는 것이 아니라

Hedef sadece iş arayan insanları işe almak değil,

그는 돈으로 살 수 있는 최고의 사람들을 고용했고

Paranın bulabileceği en iyi beyinleri işe aldı.

우리 목표는 사람들을 이러한 프로그램의 대해 교육시키는 것도 있지만,

Amacımız hem insanları bu program hakkında eğitmek

그리고 우리는 모든 장소에서 꿰는 사람들을 찾을 수 있었습니다.

Biz bir yere cup diye atladık ve her yerde örücüleri bulduk.

저에 대해선 잘 알지도 못하면서 왜 저와 비슷한 사람들을

ve benim gibi insanlardan neden nefret ettiklerini anlamaya çalışacaktım

그래서 저는 축구가 왜 재밌고 사람들을 사로잡는지 알고 있습니다.

yani futbolun neden bu kadar eğlenceli ve ilgi çekici olduğunu iyi biliyorum.

이 쇼에서, 저는 모든 사람들을 그들의 시력과 관계 없이

bu gösteride, tüm görüş seviyelerinden insanları alıp

하나는 부자를 위해, 또 하나는 나머지 사람들을 위하는 식으로요.

zenginler için bir tane ve diğer herkes için bir tane.

수백 수천의 사람들을 즐겁게 해 줄 남자가 될지도 모르니까요.

yüzlerce, binlerce kişiyi eğlendiren adama dönüşebilirdim.

그들 중 몇명은 수백만 달러가 아니라면 수억달러를 버는 사람들을 말이죠.

bazıları milyonlarca dolar kazanmışlardı.

어떻게 암이나 치매에 걸린 사람들을 도와줄 수 있을지 많이 생각하는데

kanser ve demans hastaları için olumlu sonuçlar verdiğini düşünüyorum.

면역력이 있는 사람일수록 바이러스에 취약한 사람들을 더 보호할 수 있습니다.

Daha fazla aşılanmış insan, o kadar fazla virüse karşı hassas olanları koruyabilir.

여러분 주변으로 사람들을 끌어모을 때 이외에도 많은 곳에 도움을 주거든요.

yalnızca size değil çevrenizdeki insanlara da yardım eder.

목표는 우리가 가진 것을 사려는 사람들을 대상으로 사업을 하는 것이 아닙니다.

Amaç sende olana ihtiyacı olanlarla ticaret yapmak değil.