Translation of "만드는" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "만드는" in a sentence and their turkish translations:

만드는 이상,

görevlendirdiğimiz sürece,

자연이 만드는 정교한 문양들,

doğanın ustalıkla yaptığı bu şekiller

"오토트로프" 음식을 만드는 미생물입니다.

besin yapmak için --"trof."

자유가 차이를 만드는 거죠.

Tüm farkı özgürlük yaratıyor.

뭔가를 만드는 부분이 있다면

bunu tüm yönleriyle düşünmenizi istiyorum.

만드는 게 제 삶이었죠.

ve ben çizim yapmak için yaşıyordum.

저를 정말 절박하게 만드는 건

Beni umutsuzluğa sevk eden şey ise

소수만 엄청난 부자로 만드는 모델에요?

avuç içi kadar insanı inanılmaz zengin yapıyor.

화음을 만드는 비밀은 단순한 비율입니다.

Yani müzikal armoninin sırrı aslında basit oranlar:

우리는 인슐린을 만드는 방법을 알아냈고

İnsülin üretmeyi öğrendik.

그러나 건축을 놀랍게 만드는 데는

Ama mimariyi daha da

로케트를 만드는 과학처럼 어려운게 아닙니다, 그렇죠?

o kadar da zor bir durum değil, haksız mıyım?

옷을 깁거나 도자기를 만드는 일을 했다.

her şeyi o da yapıyordu.

더 의미있는 일상모임을 만드는 다음 단계는

Daha anlamlı bir günlük toplantı organize edebilmenin ikinci adımı,

건축은 인류가 살아갈 공간을 만드는 예술입니다.

Mimari, insanların barınabileceği bir yer oluşturma sanatıdır.

모두가 깨달을 수 있도록 만드는 것입니다.

Şu anda normal zamanlarda olmadığımızı herkese hatırlatmak.

단어 만드는 방법을 배우는 것에 대한 위협과

Harflerin kelimeleri nasıl oluşturduğunu anlamanın tehlikesi,

그들을 조금 덜 외롭게 느끼도록 만드는 것입니다.

yalnız hissettirmemle ilgili şeylerdir.

작은 마을과 길들을 만드는 데에 시간을 보내고

Biraz zaman geçirdim, yolları olan küçük bir köy inşa ettim

그리고 우리가 문제를 파고들고 변화를 만드는 순간이,

Ve en çok rahatsız olduğumuz ve merak ettiğimizde,

어떤 특별한 게 이 기술을 위험하게 만드는 건가?

Peki bu teknolojiyi özellikle bu kadar tehlikeli yapan nedir?

굴을 파서 제대로 된 눈 동굴을 만드는 거죠

Bir tünel kazıp düzgün bir kar mağarası yapabiliriz.

좋은 기운을 만드는 것이 필요한 것 중 하나라면,

Eğer sağlıklı bir hararetli ortamsa ihtiyaç duyulan,

그래서 이 폐업은 요구르트만 그만 만드는 게 아니라

Şirket yalnızca yoğurttan değil,

그리고 공기를 진동시켜 목안에 공기 기둥을 만드는 것이죠.

ve bunu boğazda bir titreşimli hava sütununa dönüştürürüz.

그걸 시도하고 잘 따르게 만드는 게 제 일이거든요.

ve benim işimse denemek ve sürdürmekti.

두뇌광선을 만드는 것보다 좀 더 유용한 것들을 보여드릴게요.

ve beyin lazeri yapmaktan daha faydalı olan bir şey göstereceğim.

다른 섬유로 의류를 만드는 것보다 훨씬 더 저렴합니다

Diğer kumaşlarla karşılaştırıldığında oldukça ucuz.

양털은 몇 세기 동안 따뜻한 옷을 만드는 데 쓰였죠

Koyunların yünleri yüzyıllardır giysi yapımında kullanılır.

CA: 그리고 더군다나, 그저 새로운 콘텐츠를 만드는 것뿐만 아니었죠.

CA: Ve bununla sadece yeni içerik üretmediniz.

그나마 병원에서 해독제를 만드는 데 필요한 독을 일부라도 채취하긴 했습니다

En azından hastanedeki panzehir için ihtiyacımız olan zehrin bir kısmını elde etmeyi başardık.

새로운 경제구조를 만드는 뿌리가 될 거야. 그런데 아직 갈 길은 멀어보여.

ekosisteminin köklerini atıyor. Ancak yapılacak çok fazla şey var.

이 아름다운 암살자를 더 위험하게 만드는 건 자취를 감출 수 있다는 점입니다

Bu güzel katilleri daha da tehlikeli yapan kendilerini gizleme güçleri.