Translation of "강력한" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "강력한" in a sentence and their turkish translations:

강력한 세력들과 싸우고

o kudretli güçlerle savaşacak,

이게 이야기가 강력한 이유이고

İşte bu sebeple hikâyeler güçlüdür

강력한 마비 혼합제를 분사하죠

felç edici güçlü bir karışım salgılar.

강력한 화학 결합 형성이

toprak mineral yığınlarının içinde

이 방법은, 강력한 효과가 있습니다.

ve eğer kullanırsanız bu çok güçlü bir şey.

원스 온리는 꽤 강력한 규칙이어서,

"Yalnızca bir kere" kuralı,

강력한 해결책을 제시해 주기도 합니다.

ötelerine uzanıyor.

전 세계에서 가장 강력한 기관들은

Dünyadaki en güçlü kuruluşların

‎저조도 카메라가 ‎강력한 포식자들을 드러냅니다

Düşük ışığa duyarlı kameralar Mumbai sokaklarında kol gezen...

이런 이동은 더더욱 강력한 중개인들을 만들어냅니다.

Bu akım çok, çok daha güçlü aracı kurumlar yaratıyor.

사실, 강력한 새 복원 서사 없으면

Hatta şunu da söyleyebiliriz,

‎울버린의 강력한 턱은 ‎뼈도 씹어먹을 정도입니다

Çenesi o kadar kuvvetlidir ki kemiği ezip geçebilir.

단순히 말을 하는 이상의 강력한 도구입니다

yalnızca söylemekten çok daha güçlü.

고통의 강력한 힘은 삶에 대한 개입이라는 점입니다.

Acı çekmenin büyük gücü hayata bir süre ara vermektir.

강력한 내부 통제 소재를 갖고 있는 사람들은

ve güçlü bir içsel kontrol odağa sahip insanların

‎악취는 어둠 속으로 ‎신호를 보낼 강력한 도구입니다

Koku, karanlıkta sinyal yollamanın güçlü bir aracı.

마찬가지로, 명성도 하나의 강력한 경제적 자극입니다, 그렇죠?

İtibar da tıpkı bunun gibi çok kuvvetli ekonomik güçtür değil mi?

현대 미국은 인류 역사상 가장 강력한 국가입니다

Çağımızın Amerika Birleşik Devletleri insanlık tarihindeki en güçlü ülke.

차극은 피부에 붙어 강력한 독을 주입할 수 있습니다

pediseller derinize yapışıp çok güçlü bir zehir bırakır.

그 독주머니가 강력한 겁니다 커다란 집게발이 필요 없죠

bu zehir kesesinin çok etkili olduğu kesindir. Büyük pençelere ihtiyacı yok.

베네치아는 동부 지중해에서 상업적으로나 군사적으로나 강력한 세력으로 부상했다.

Venedik, Doğu Akdeniz ticaretinde ve denizinde en güçlü devlet oldu.

경제적, 사회적으로 강력한 영향을 전 세계에 줄 수 있도록 노력해야 합니다.

sermaye ve gayretle takip etmek için çaba göstermeliyiz.

강력한 하관을 지녔으며 물면 뱀보다 더 큰 고통을 주므로 녀석은 두려운 존재입니다

Çenesi çok güçlüdür ve ısırığı yılandan çok acı verir, korkulacak bir avcıdır.