Examples of using "Voto" in a sentence and their turkish translations:
Oy vermiyorum bile.
Tom için oy veriyorum.
Oylama oy birliği ile kabul edildi.
Tom oyumu almayacak.
Oyumu Ken'e verdim.
Tom sınıfı hakkında yalan söyledi.
Matematikte iyi bir not aldı.
Her eyaletin, sadece bir oy hakkı vardı.
Ben İngilizcede iyi bir not aldım.
Tom benim oyuna sahip.
Oyum Tom'a.
Tom fen dersinde iyi bir not aldı.
Kadınlara oy hakkı verildi.
Brexit oylamasından sonraki gün,
Tom kesinlikle benim oyumu almayacak.
Benim oyumun bir şey değiştirmeyeceğini düşünüyorum.
Herkesin oy hakkını kullanması gerekir.
Kadınların oy kullanma hakkı yoktu.
Amerikalı kadınların oy verme hakkı yoktu.
Ama şunu biliyoruz ki Brexit oylaması öncesindeki son birkaç gün
ve en yüksek puanı alan kişinin sınıf başkanı olacağını söyledi.
Kötü bir not almamın nedeni çalışmamamdır.
Bir sınavı ilk bitiren öğrenci mutlaka en iyi notu almaz.
Halkın iradesi kamu otoritesinin esasıdır; bu irade, gizli şekilde veya serbestliği sağlayacak muadil bir usul ile cereyan edecek, genel ve eşit oy verme yoluyla yapılacak olan devri ve dürüst seçimlerle ifade edilir.