Examples of using "L'intera" in a sentence and their turkish translations:
Tom şiirin tamamını ezberledi.
Bütün günü balık tutarak geçirdik.
Bütün günü balık tutarak geçirelim.
Bütün günü parkta geçirdim.
Bütün iskelet demirden yapıldı.
Tüm ev sallanıyordu.
Tüm ulus haberden memnun oldu.
Bütün kasaba çok temizdi.
Bütün ulus barış istiyor.
Bütün şehir elektriksizdi.
Bütün sınıf bana bakıyordu.
Tüm kasaba bir yangında tahrip oldu.
Bütün akşamı Tom'la konuşarak geçirdim.
Bütün günü bir roman okuyarak geçirdim.
İkincisinde, tek renkli olan renk paletini tamamen değiştirdim.
Dün bütün günü çalışarak geçirdim.
Bütün gün bir ofiste mahsur kalmak istemiyorum.
Bu yeni pazar tüm sanayiyi geliştirebilir.
tüm şehri kurmak için kumaş kullanılmış.
Bu tepeden bütün şehri görebilirsin.
bir ülkedeki bütün veri topluluğu yapısını;
dev çarpışma fikrini tamamen reddetmek isteyen bilim insanları vardı.
Bütün bir popülasyonun tek bir yerde olması çok büyük bir risk.
Tüm Asya'nın uluslararası piyasaya hücum edeceği anlamına geliyordu.
Sana bütün gerçeği söylesem şaşırırsın.
Tüm kasaba su altındaydı.
Tom'un vasiyetine göre, Mary onun tüm gayrimenkulünü miras olarak alacak.
tüm topluluğa yararlı yeni bir uygulama geliştirdiler.
Nehir tüm bölgeyi sular altında bıraktı.
Tüm sabahı Tom ile mi geçirdin?
Kaptan bütün gemiyi kontrol eder.
Ben bütün akşamı Kenji Miyazawa'nın şiirini okuyarak geçirdim.
Tom tüm insan ırkından nefret eder.
Bir doğal afet veya salgın hastalık bütün popülasyonu büyük bir hızla ortadan kaldırabilir.