Examples of using "Giusto" in a sentence and their turkish translations:
Bekleyeceksin, değil mi?
Biliyordun, değil mi?
Sen onlardan nefret ediyorsun, değil mi?
Doğru olan doğrudur.
- Sen Esperanto konuşuyorsun, değil mi?
- Esperanto biliyorsun, değil mi?
Otuz yaşındasın, değil mi?
- Şaka yapıyorsun, değil mi?
- Dalga geçiyorsun, değil mi?
Bekarsın, değil mi?
Sen Tom'dan nefret ediyorsun, doğru mu?
Ondan nefret ediyorsun, değil mi?
Ondan nefret ediyorsun, değil mi?
Doğru duydun.
Doğru!
Doğru mu?
Bunları alıyorsun, değil mi?
Bunlar senin, değil mi?
Onlarla kalıyorsun, değil mi?
O, doğru zamanda doğru yerdeydi.
Hiçbir şey doğru görünmüyor.
- Ben senin arkadaşınım, değil mi?
- Ben senin dostunum, değil mi?
O şimdi bitti, değil mi?
Onun doğru olduğunu düşündüm.
Fransızca konuşursun, değil mi?
Fransızca anlarsın, değil mi?
Senin bir asistanın var, değil mi?
Almanca anlıyorsun, değil mi?
Sen okula gidiyorsun, değil mi?
- Doğru yerdesin.
- Doğru yerdesiniz.
Yazarsan doğru biçimde yaz.
Ispanaktan nefret ediyorsun, değil mi?
- Tom'a soracaksın, değil mi?
- Tom'a rica edeceksin, değil mi?
Ben sadece onun hakkında düşünüyordum.
Sadece konuşuyorduk.
Ona söylemeliyim, değil mi?
Ben hala maaş almadım, değil mi?
Sen bir avukatsın, değil mi?
Köşede yaşıyorum.
- Bu doğru.
- Doğru!
Bana doğru gibi geliyor.
Tam zamanında geldin.
Boston'a gittin, değil mi?
O bir şaka, değil mi?
- Sen bir doktorsun, değil mi?
- Sen doktorsun değil mi?
Ben onu daha dün yaptım.
Tom doğru zamanda doğru yerdeydi.
- O sadece köşede.
- Hemen şuracıkta.
Kısaca söyleyecek olursak, benden nefret ediyorsun, değil mi?
- Sadece senin hakkında düşünüyordum.
- Ben de tam seni düşünüyordum.
Büyük bir ailen var, değil mi?
Tom'la aynı fikirdesin, değil mi?
Az önce senin hakkında konuşuyorduk.
Bu adam senin arkadaşın, değil mi?
Doğru olanı yapın.
Küçük kasabalardan nefret ediyorsun, değil mi?
Bu senin sevdiğin, değil mi?
Bizimle konuştun, doğru mu?
Onlarla konuştun, değil mi?
Onunla konuştun, değil mi?
Onunla konuştun, değil mi?
Oy vermek üzereydik.
Sen Tom olmalısın.
Siz tamircisiniz, değil mi?
O sadece bu sabah geldi.
Doğru adamı bekliyorum.
Ben doğru bir şey yaptım.
Almanca anlıyorsun, değil mi?
Sadece bu sabah onu gördüm.
Sadece bu sabah onu gördüm.
Biz sadece onları arıyorduk.
Bu bana doğru görünmüyor.
Bunun doğru olduğuna eminim.
bugün olduğu gibi, değil mi?
O, doğru değil mi?
İyi, doğru, evet.
Her şey doğru görünüyordu.
O doğru değildi.
Bu tam olarak doğru.
Bu pek doğru görünmüyor.
O muhtemelen doğru.
Sen Jim'sin, değil mi?
Doğru.
Bu senin istediğin, değil mi?
Tom bir öğretmen, değil mi?
Sadece basketbol hakkında konuşuyorduk.
Tom'un bir işi var, değil mi?
Tom Boston'da yaşadı, değil mi?
Hiçbir şey olmadı, değil mi?
Tam zamanında oraya vardım.
Hiç doğru bir şey yaptın mı?
Neden burada olduğumu biliyorsun, değil mi?
Fransızca anlayabiliyorsun, değil mi?
Fransızca bir film görmek istiyorsun, öyle mi?
Doğru ve yanlışı ayırt etmelisin.
Senin adın Tom, doğru mu?
Bu senin el yazın, değil mi?
Tom senin bir arkadaşın, değil mi?
Tamam. Doğru. Ne demek istediğini anlıyorum.
Tom sadece senden bahsediyordu.
O, iş için uygun adamdır.