Translation of "Creare" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Creare" in a sentence and their turkish translations:

- Devi creare problemi per creare profitto.
- Deve creare problemi per creare profitto.
- Dovete creare problemi per creare profitto.

Kar yaratmak için sorunlar yaratmak zorundasın.

- Sapevano creare il ferro.
- Loro sapevano creare il ferro.

Onlar metali demir cevherlerinden nasıl eriteceğini biliyordu.

- Hanno votato per creare un comitato.
- Votarono per creare un comitato.

Bir komite oluşturmak için oylama yaptılar.

- Cliccate qui per creare un account.
- Clicchi qui per creare un account.

Bir hesap açmak için buraya tıklayın.

Come creare delle buone storie.

iyi hikâyeler yapabilmek için bilmemiz lazım.

Dobbiamo creare un nuovo standard,

Gerçekten yeni bir standart oluşturmak zorundayız;

creare profitto per chi investe,

hem de öğrenci çıktılarını geliştirmeye dikkat ederek

Possiamo creare un sistema brevettuale moderno

21. yüzyılın gereklerini karşılayan

Come fai a creare quei suoni?

Bu sesleri nasıl çıkarıyorsun?"

Di creare rifugi per le comunità,

barınacak bir yer inşa eden sanattır.

Il mio lavoro è creare problemi.

Benim işim problem yaratmak.

Abbiamo creato rituali per creare simboli rappresentativi.

Sembolik logolar oluşturmak için ritüeller oluşturduk.

Questo sarebbe molto utile nel creare sicurezza.

güven ortamından bahsedebilirdik.

E creare delle comunità salde e vere.

ve gerçek, güçlü topluluklar kuracak bir dünya.

Possiamo creare dei sistemi urbani più delicati?

Daha yumuşak kentsel sistemler yapabilir miyiz?

Da poter creare una loro propria impresa.

kendi işlerini kurmak istiyorlar.

Gli psicologi dicono che, per creare impegno,

Psikoloji şunu der: katılım yaratmak için

Non ti permetterò di creare problemi qui.

Burada sorun çıkarmana izin vermeyeceğim.

E creare la vita che davvero volete vivere.

ve gerçekten yaşamak istediğin hayatı kurarsın.

Sono ossessionato dall'idea di creare delle comunità salutari

Sağlıklı topluluklar oluşturmaya takıntılıyım,

Possono creare fiducia e fedeltà nei propri utenti.

kullanıcılarında güven ve bağlılık tesis edebileceğini fark etmeli.

Parlo di quando si vuole creare qualcosa di concreto,

Bir şey yaratmak, bir şeye başlamak istiyorsanız,

Ci aiuterà a creare una conversazione e consapevolezza generali

bu şimdi yapay zekânın ne olduğu,

Mi proposero di creare un progetto chiamato "Open Orchard",

Açık Bahçe isimli bir proje oluşturmam için beni davet ettiler.

Questo è il modo per creare un luogo culturale.

Kültürel bir bina yapmanın yolu budur.

Per creare ambienti di apprendimento unici per i ragazzi.

ve çocuklar için eşsiz ortamlar hazırlamak istiyorlar.

è creare esperienze che mi obblighino ad essere vulnerabile.

gelmeye zorlayacak tecrübeler yaratmaktı.

Gli esseri umani sono stati creati per creare cose.

İnsanoğlu bir şeyler yaratmak için yaratılır.

Ma possiamo smetterla di contribuire a creare un ambiente violento.

ama şiddet ekolojilerine katkı sağlamayı durdurabiliriz.

Sono concepite in modo da creare un sistema di caste,

kast sistemi yaratmak için, bazılarına farklı standartlar

E stavamo ancora cercando di capire come creare la Luna.

ve Ay'ı nasıl yapacağımızı hâlâ çözmeye çalışıyorduk.

Le iene fanno del loro meglio per creare il panico.

Sırtlanlar panik yaratmak için ellerinden geleni yapıyor.

Per questo siamo stati costretti a creare farmaci sempre nuovi

biz de bu yeni bakterilerle savaşmak için sürekli yeni ilaç geliştirmek

E creare una nuova generazione di lavori incentrati sugli umani

her gün barındırdığımız gizli yetenekleri ve tutkuları

E lasciamoli andare nelle comunità a creare questi bei giardini,

ve bırakalım topluluklara ulaşıp bu güzel bahçeleri yapsınlar,

E grazie a questa, riuscimmo a creare un acchiappa-ombra

Bu bağlamda, bir gölge-yakalayıcı geliştirebildik,

Per ispirarci a creare qualcosa di più grande di noi,

sağlayacak kendimizden daha büyük bir şey yaratmak için

- Non ho mai pensato che fosse così difficile creare un'applicazione per iPad.
- Io non ho mai pensato che fosse così difficile creare un'applicazione per iPad.

Bir iPad app oluşturmanın bu kadar zor olacağını asla düşünmemiştim.

E dobbiamo creare una narrativa che ci porti dove vogliamo andare.

ve gitmek istediğimiz yere ulaştıracak bir anlatım oluşturmak zorundayız.

Da creare norme diverse per gli uni e per gli altri.

yaratmak için tasarlandığı bir ülkede yaşıyoruz.

Però si può usare un po' di sabbia per creare attrito.

Ama biraz kum alıp bunu zımpara gibi kullanabilirsiniz.

Così che gli utenti possano gestire i contenuti e creare siti

sansürleyeceği içerikleri barındırıp websiteleri yaratmaya devam edebilmeleri

Ma nulla di ciò che avevamo fatto parve creare una qualsiasi differenza.

ama yaptığımız hiçbir şey değişim sağlamıyordu.

Ha criticato ogni decisione, contribuendo a creare un'atmosfera velenosa nella sede francese.

Her kararı eleştirerek Fransız karargahında zehirli bir atmosfer yaratılmasına yardımcı oldu.

Potremmo creare luoghi di lavoro in cui la gente sarebbe felice di lavorare

insanların çalışmayı sevdiği ortamları yaratmakla kalmayıp

- Può essere fonte di confusione all'inizio.
- Può generare confusione all'inizio.
- Può creare confusione all'inizio.

O ilk başta kafa karıştırıcı olabilir.