Translation of "Tucat" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Tucat" in a sentence and their turkish translations:

Egy tucat kanalat és két tucat villát vásároltam.

Bir düzine kaşık ve iki düzine kaşık aldım.

Vett egy tucat tojást.

O bir düzine yumurta aldı.

Ezekből tizenkettő egy tucat.

Onlar beş para etmezler.

Vásárolt egy tucat tojást.

O, bir düzine yumurta satın aldı.

Vettem fél tucat tojást.

Yarım düzine yumurta aldım.

Adjon egy tucat narancsot.

Bana bir düzine portakal ver.

Vettem egy tucat almát.

Bir düzine elma aldım.

Vett két tucat tojást.

O, iki düzine yumurta satın aldı.

Akarok venni egy tucat fánkot.

Bir düzine tatlı almak istiyorum.

Tom megfőzött egy tucat tojást.

Tom bir düzine yumurta kaynattı.

Tom vett egy tucat tojást.

Tom bir düzine yumurta satın aldı.

Több tucat fa van a kertben.

Bahçede onlarca ağaç var.

Több tucat autó parkol az autóparkolóban.

Otoparkta düzinelerce araba park etmişti.

Szó szerint egy tucat tojást megettem húsvétvasárnap.

Ben Paskalya pazar gününde tam anlamıyla bir düzine yumurta yedim.

Több tucat fajtából békák százai gyűlnek össze párosodni.

Düzinelerce türden yüzlerce kurbağa çiftleşmek için bir araya gelir.

Tom adott nekem egy tucat sütit egy nejlonzacskóban.

Tom bana plastik bir torba içinde çok sayıda kurabiye verdi.

Csakúgy mint legtöbbjüknek, több tucat alkalmazás van a telefonomon.

Pek çoğunuz gibi benim de telefonumda düzinelerce uygulama var,

Amikor meghalt a felesége, több tucat részvétnyilvánító kártyát kapott.

- Karısı vefat edince kendisine düzinelerce taziye kartı geldi.
- O, karısı öldüğünde onlarca taziye kartı aldı.

Ezután útra keltem, és megkérdeztem több tucat bátor és különleges szervezőt,

Bunun için de onlarca cesur ve ilginç organizasyon sahibiyle röportaj yaptım;

Ez az óriás mókus több tucat apró fügemagot nyel le minden falattal.

Dev bir sincap ağzını her seferinde düzinelerce küçük incir tohumuyla dolduruyor.