Translation of "Nehezen" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Nehezen" in a sentence and their turkish translations:

- Ezt nehezen hiszem el.
- Nehezen hihető.

Buna inanmayı zor buluyorum.

Nehezen lélegzett.

O zor nefes alıyordu.

Nehezen barátkozom.

Yeni arkadaşlar edinmede sorun yaşıyorum.

Nehezen lélegzik.

O nefes almakta zorluk yaşıyor.

Nehezen kaptam taxit.

- Bir taksiye binme sorunum vardı.
- Taksi bulmakta zorlandım.

Nehezen emlékszik nevekre.

Onun isimleri hatırlama sorunu vardır.

Nehezen találtam taxit.

Taksi bulmakta zorlandım.

Nehezen alszom el.

Benim uyku sorunum var.

Nehezen hiszem el.

Buna inanmakta sorun yaşıyorum.

Tom nehezen koncentrált.

Tom'un konsantre sorunu vardı.

Nehezen tudok összpontosítani.

Odaklanmakta zorlanıyorum.

Nehezen érthető az elképzelése.

Onun teorisini anlamak zordur.

Bizonyos szavak nehezen definiálhatóak.

Bazı kelimeleri açıklamak zordur.

Tamás nehezen alszik el.

Tom uyku sorunları yaşıyor.

Nehezen megy az üzlet.

İş yavaş.

Azt nehezen lehetett elhinni.

- İnanmak zordu.
- İnanması zordu.

Múlt éjjel nehezen aludtam.

Dün gece uyumakta sorun yaşadım.

Nehezen értem, amit mond.

Onun ne söylediğini anlamakta zorlanıyorum.

Nehezen szedem a levegőt.

- Nefes almada zorluk çekiyorum.
- Zar zor nefes alıyorum.

Veled nehezen lehet beszélgetni.

Seninle konuşmak zor.

- A beivódott szokásokat nehezen tudjuk levetkőzni.
- Nehezen tudunk megszabadulni a régi szokásoktól.

- Eski alışkanlıkları kırmak zordur.
- Eski alışkanlıkları terk etmek kolay değil.

- Nehezen tudom leírni.
- Nehéz leírni.

Tarif etmek zor.

Ez egy nehezen megválaszolható kérdés.

O cevaplaması zor bir soru.

Tom nehezen emlékszik a nevekre.

Tom'un isimleri hatırlama sorunu var.

Tomnak nehezen megy a fogyás.

Tom zayıflamada sorun yaşıyor.

Nehezen találtam meg a házadat.

Evini bulmakta zorluk yaşadım.

Ezért nehezen jönnek rá, hogy vezéregyéniségek.

Dolayısıyla liderlik kapasitelerinin olduğunu fark etmeleri çok zor.

Nehezen veszi észre a közelgő démonokat.

Ona musallat olan iblisleri görmesi zordur.

Nagyon nehezen mozgott. Lassan, nagyon gyengén.

Çok kötü hareket ediyordu. Yavaşça, çok zayıf şekilde.

Nehezen tudom szavakba önteni a gondolataimat.

Düşüncelerimi kelimelere dökmem zordur.

Nehezen találtam meg az ön házát.

Evinizi zorla buldum.

Őszintén szólva ez számomra nehezen hihető.

Açıkçası, ben onu inanılması zor buluyorum.

Nehezen tudtam jegyet szerezni a koncertre.

- Konser için bilet alırken zorlandım.
- Konser için bilet alırken zorluk yaşadım.

Tom nehezen találta meg a kulcsát.

Tom anahtarını bulamadı.

- Ezt a szöveget nehezen lehet olvasni.
- Ez a szöveg nehezen olvasható.
- Ezt a szöveget nehéz olvasni.

Bu metni okuması zor.

nehezen kezelhető satrafa és sápítozó, ronda zsémbeskedő.

beklentisi yüksek kadınlar ve tiz, çirkin dırdırcılar oluyoruz.

- Rossz a kézírása.
- A kézírása nehezen olvasható.

Onun el yazısı kötü.

Dan nagyon nehezen tudta kifizetni a számláit.

Dan faturalarını ödemek için mücadele etti.

Tom nehezen találta meg ezt a helyet.

Tom bu yeri bulmada sıkıntı yaşadı.

Tom nehezen szánta rá magát, hogy kimenjen.

Tom isteksizce dışarı gitti.

Tomi nehezen tudja kezelni a szóbeli atrocitásokat.

Tom'un sözlü tacizle başı belada.

és még gyakrabban vicces, ugyanakkor nehezen megválaszolható kérdésekkel:

Ama çoğunlukla, cevaplara meydan okuyan komik sorularla:

A vidéki, távoli, nehezen elérhető hegyvidéki közösségekben lévőket

Bu programla kırsal, ücra, ulaşılması zor dağlık yerleşimlerde yaşayan öğrencileri

A külföldiek nehezen szokják meg a japán ételeket.

Yabancıların Japon yemeklerine alışması zordur.

Nehezen értem a francia nyelvet, amikor gyorsan beszélnek.

Hızlı konuşulduğunda Fransızcayı anlamam zor.

A németek nehezen tudják kiejteni a "squirrel" szót.

Almanlar "squirrel" kelimesini söylerken zorlanmaktadırlar.

Az idős nő nehezen ment fel a lépcsőn.

Yaşlı kadın merdivenleri güçlükle tırmandı.

- A sajtot nem könnyű megemészteni.
- A sajt nehezen emészthető.

Peynirin hazmedilmesi kolay değildir.

Néhány gyerek könnyen, a többiek nehezen tanulják a nyelveket.

Bazı çocuklar dilleri kolaylıkla öğrenir ve bazıları da zorluklarla öğrenir.

Itt van azon szavak listája, amiket nehezen jegyzek meg.

Hatırlamakta zorlandığım kelimelerin listesi burada.

Tomot nehezen fogjuk tudni meggyőzni, hogy segítsen nekünk kitakarítani a garázst.

Tom'u garajı temizlememize yardım etmesi için ikna etmek zor olacak.

Akiknek nehezen megy a tanulás, azok gyakran nem akarnak iskolába járni.

- Ağır öğrenenler sık sık okula gitmek istemezler.
- Yavaş öğrenenler sık sık okula gitmek istemezler.
- Yavaş öğrenenler çoğu kez okula gitmek istemezler.

- Nehezen jön ki vele az ember.
- Nehéz vele megtalálni a közös hangot.

Onunla iyi geçinmek zordur.

Ha egyszer már szert tettél egy rossz szokásra, nehezen tudsz megszabadulni tőle.

- Kötü alışkanlığa bir bulaşırsan, ondan kolayca kurtulamazsın.
- Bir kere kötü bir alışkanlık sahibi olunca ondan kurtulmak kolay olmaz.
- Kötü bir alışkanlık edindin mi kolay kolay ondan kurtulamazsın.

- Ezt a problémát nehezen tudnám megoldani.
- Ez a probléma nehéz nekem ahhoz, hogy megoldjam.

Bu problemi çözmem zor.

- Tamásnak és Máriának nem volt egyszerű egy fizetésből hat gyereket felnevelni.
- Tom és Mary nehezen boldogultak úgy, hogy hat gyereket kellett nevelniük egy jövedelemből.

Tom ve Meryem'e tek maaşla altı çocuk büyütmek zor geliyordu.