Translation of "Kéne" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "Kéne" in a sentence and their turkish translations:

Teáznom kéne.

Çay içmeliyim.

Tudnod kéne.

Bunu bilmelisin.

- Miért kéne rád hallgatnom?
- Miért kéne hallgatnom rád?

Neden seni dinlemeliyim ki?

Aggódnunk kéne efelől?

Bundan endişe duymalı mıyız?

Nem kéne nevetnem.

Gülüyor olmamalıyım.

El kéne kezdened.

- Başlamalısın.
- Başlamalısınız.

Bostonban kéne megházasodnod.

Boston'da evlenmelisin.

Kivel kéne beszélnem?

Kimle konuşmalıyım?

Tomot figyelmeztetni kéne.

Tom uyarılmalı.

Most ennem kéne.

Şimdi yenek yemeliyim.

- Meg kéne óvni az esőerdőket.
- Meg kéne őrizni az esőerdőket.

Yağmur ormanları korunmalı.

Hallgatnod kéne az orvosra.

Doktorun tavsiyesine uymalısın.

Hallgatnod kéne apád tanácsára!

Babanın tavsiyesini dinlemelisin.

Nem kéne így visszabeszélned.

Öyle karşılık vermemelisin.

Miért kéne annyira szomorkodnod?

Neden bu kadar üzgün olman gerekir?

Gondolnod kéne a jövőre.

Sanırım gelecek hakkında düşünmelisin.

- Aggódnunk kellene?
- Aggódnunk kéne?

- Endişe etmeli miyiz?
- Endişelenmeli miyiz?

Fel kéne hívnunk Tamást.

Tom'u aramalıyız.

- Tanulnunk kellene.
- Tanulnunk kéne.

Çalışmalıyız.

- Menned kellene.
- Menned kéne.

Gitmelisin.

Itt nem kéne beszélnie.

Burada konuşmamalısın.

Mindazonáltal nem kéne elcsüggedned.

Ancak cesaretini kaybetmemelisin.

Mindnyájuknak veled kéne menniük.

Onların hepsi seninle gitmeli.

Jobban fel kéne öltöznöm.

Daha fazla giysi giymeliyim.

Miért kéne bocsánatot kérnem?

Neden özür dilemem gerekiyor?

Gyakrabban kéne beszélgetned anyukáddal.

Annenle daha sık konuşmalısın.

Követned kéne a tanácsát.

Onun tavsiyesini takip etmelisin.

és kezdenünk kéne ezzel valamit.

ve kapsayıcı bir yerde çalıştığımızı düşünelim.

Le kéne vágatnod a hajad.

Saçını kestirmelisin.

Tomnak jelentkeznie kéne az állásra.

Tom bu işe başvurmalı.

Nem kéne ilyen emberekkel érintkezned.

Öyle adamlarla işbirliği yapmamalısın.

Van valami, amit tudnom kéne?

Bilmem gereken bir şey var mı?

- Le kéne feküdnöm.
- Aludnom kellene.

- Yatmalıyım.
- Yatsam iyi olacak.

- Hívnod kellene.
- Hívnod kéne őt.

Onu aramalısın.

Nem így kéne bánnia vele.

Ona öyle davranmamalısın.

Nem gondolod, hogy indulnod kéne?

Gitme zamanının geldiğini düşünmüyor musun?

- Mennem kellene?
- Mennem kéne?
- Menjek?

Gitmeli miyim?

Ügyelned kéne arra, mit mondasz.

Söylediğine dikkat etmelisin.

Talán hagynom kéne téged pihenni.

Belki seni dinlendirmeliyim.

Gondolod, el kéne ezt dobnom?

Bunu atmam gerektiğini düşünüyor musun?

Talán fel kéne hívnod Tomot.

Belki Tom'u aramalısın.

Talán ki kéne most nyitnunk.

Belki şimdi onu açmamız gerekiyor.

Tomnak itt se kéne lennie.

Tom burada olmamalı bile.

Talán nem kéne ezt csinálnod.

Belki bunu yapman gerekmiyor.

Követned kéne a doktorod tanácsát.

Doktorunuzun tavsiyesini dinlemelisiniz.

Ezt nem kéne újra megcsinálnom.

Onu tekrar yapmak zorunda olmamalıyım.

Ha álmos vagy, aludnod kéne.

Uykuluysanız, uyumalısın.

Hozzá kéne szoknunk a valósághoz.

Gerçeğe alışmalıyız.

Sírás helyett inkább cselekedned kéne!

Ağlamak yerine harekete geçmelisin!

Ennek nem kéne vita tárgyát képeznie.

Bu konu tartışmalı olmamalı.

Mintha tudták volna, hogy félniük kéne,

Sanki korkmaları gerektiğini bilseler de

Ha külföldre kéne mennem, Franciaországba mennék.

Yurt dışına gidersem, Fransa'ya giderim.

Nagyon meg kéne javítani a tetőt.

Çatı mutlaka tamir edilmeli.

Szerintem minden kövér embernek diétáznia kéne.

Bütün şişman insanların diyet yapması gerektiğini düşünüyorum.

Nem kéne ilyeneket mondanod gyerekek előtt.

Çocuklar etraftayken o tür şey söylememelisin.

Mit kéne felvennem a pulóver fölé?

Kazağın üzerine ne giymem gerekir?

Azt gondoltam, Tomnak meg kéne mutatni.

Tom'un ortaya çıkacağını düşündüm.

Nincs semmi, ami miatt aggódni kéne.

- Hakkında endişelenecek bir şey yok.
- Hakkında kaygılanacak hiçbir şey yok.

- Hívnod kellene.
- Fel kéne őt hívnod.

Senin onu araman gerekir.

- El kéne engedned.
- El kellene engedned.

Kafana takmamalısın.

Nem hiszem, hogy tovább kéne várnunk.

Artık beklememiz gerektiğini sanmıyorum.

Nekem tulajdonképpen nem kéne itt lennem.

Gerçekten burada olmamalıyım.

Boldognak kéne lenned, hogy van munkád.

Bir işin olduğu için mutlu olmalısın.

Tomnak mostanra nem kéne itt lennie?

Tom'un şimdiye kadar geri dönmesi gerekmiyor mu?

Nem kéne innod abból a vízből.

Bu suyu içmemelisin.

Talán még várnunk kéne egy kicsit.

Belki biraz daha beklememiz gerekiyor.

Mit kéne tenniük ebben a helyzetben?

Bu durumda ne yapmalılar?

Azt hiszem, Tomnak többet kéne ennie.

Sanırım Tom daha fazla yemeli.

Talán Tomnak azt nem kéne megtennie.

- Belki Tom onu yapmamalı.
- Muhtemelen Tom'un onu yapmaması gerekir.

Ha álmos vagy, le kéne feküdnöd.

Uykuluysan, yatmalısın.

Változtatni kéne ezen, és képesek vagyunk rá.

Bunu değiştirmeliyiz, değiştirebiliriz.

De ez kevés, a törvényen kéne változtatni,

ama göçmenlere insanca davranılmasını istiyorsak

Akkor talán neki kéne állnom földtant tanulni.

o zaman muhtemelen jeoloji çalışmaya başlamalıyım.

Más egymást követő páros számokra kéne rákérdeznünk.

Başka ardışık çift sayı seti verirsiniz.

Ennek kéne érvényesülnie minden fontos döntésünkben is.

Fakat bu her büyük kararda uygulanmalı.

Addig kéne folytatnod, míg elégedett nem leszel.

Tatmin oluncaya kadar devam etmelisin.

Ágyban kéne maradnia három vagy négy napig.

Üç ya da dört gün yatakta kalmalısın.

Túl keményen dolgozol. Lazítanod kéne egy kicsit.

Çok fazla çalışıyorsun. Bir süre işi hafiften al.

Nem kéne beszélned, mikor tele a szád.

Ağzın dolu olduğunda konuşmaman gerekir.

Nincs semmi, amit Tommal meg kéne beszélnem.

Tom'a bir şey söylemek zorunda değilim.

- Haza kellene mennem.
- Hamarosan haza kéne mennem.

Yakında eve girmeliyim.

Tomnak azt kéne tennie, amit Mary mond.

- Tom, Mary'nin söylediğini yapmalı.
- Tom'un Mary'nin söylediği şeyi yapması gerekir.

Tomnak ki kéne használnia ezt a lehetőséget.

Tom bu fırsattan yararlanmalı.

Ma este meg kéne néznünk egy filmet.

Bu gece bir film izlemeye gitmeliyiz.

Van pár dolog, amit meg kéne beszélnünk.

Tartışmamız gereken bazı şeyler var.

Nem értem, hogy miért kéne azt megtennünk.

Bunu neden yapmamız gerektiğini anlamıyorum.

Tudunk róla, és tennünk kéne valamit ez ügyben.

Bunu biliyoruz ve buna yönelik bir şeyler yapmamız gerek.

Van három olyan dolog, amit meg kéne tennünk.

üç şey var.

Meg kéne próbálnunk elkerülni ezt a krónikus betegséget,

Tedavisi olmadığı için, bu kronik hastalıktan korunmaya çalışmamız gerek,

Amit nem tudunk meggyógyítani, ezért meg kéne előzni.

bu yüzden, bunu önlememiz gerekiyor.

Pedig kellene, és annak megfelelően kéne szabályozni őket.

Ama olmalılar ve onları bu şekilde düzenlememiz gerekiyor.

Amelyek mindazt nyújtják, amit egy igazi megavárosnak kéne.

her türlü toplum hizmeti veren servisler bulunmakta.

Olyan dolgokat láttam, amiket senkinek nem kéne látni.

Kimsenin görmemesi gereken şeyleri gördüm.

Tom úgy gondolta, hogy tudja, mit kéne tenni.

Tom yapılması gereken şeyi bildiğini düşünüyordu.

Nem értem, hogy miért ne kéne azt megtennünk.

Bunu neden yapmamamız gerektiğini anlamıyorum.

Szóval meg kéne változtatnunk a szabályokat, fejleszteni az eszközöket,

Bu yüzden, kuralları değiştirip ekipmanları geliştirmemiz lazım

Miért kéne kétségbe esni, mikor valami váratlan dolog közeledik?

Neden beklenmedik bir şeyde umuzsuzluğa düşelim?

Mary-nek fogalma sincs, hogy mit kéne mondania neki.

Mary'nin ona ne söylemesi gerektiği hakkında bir ipucu yoktur.

Hazudtál már nekem ezelőtt. Miért kéne most megbíznom benned?

Bana daha önce yalan söylemiştin. Şimdi sana niye inanayım ki?

- Szerintem nem kellene ezt csinálnod.
- Szerintem nem kéne ezt tenned.

Sanırım onu yapmaman gerekiyor.