Translation of "Hallotta" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Hallotta" in a sentence and their turkish translations:

- Hallotta sírni.
- Hallotta kiáltani.

Onun çığlık attığını duydu.

Tom hallotta.

Tom onu duydu.

Hallotta énekelni.

Onun şarkı söylemesini duydu.

- Tom hallotta a riasztást.
- Tom hallotta a riadót.

Tom alarmı duydu.

Ezt mindenki hallotta?

Herkes duydu mu?

- Tom hallotta, hogy Mary megfázott.
- Tom hallotta, hogy Mary meghűlt.

Tom Mary'nin soğuk aldığını duydu.

Hallotta ugatni a kutyát.

Köpeğin havladığını duydu.

Tom hallotta Maryt köhögni.

Tom Mary'nin öksürdüğünü duydu.

Tom hallotta Maryt sikítani.

- Tom, Mary'nin bağırdığını duydu.
- Tom, Mary'nin çığlık attığını duydu.
- Tom, Mary'nin çığlık attığını işitti.

Tom hallotta Maryt sírni.

Tom Mary'nin ağladığını duyabildi.

- Tom hallotta visszajönni az autót.
- Tom hallotta, hogy az autó visszajön.

Tom arabanın geri geldiğini duydu.

- Tom hallotta, hogy valaki hívja őt.
- Tom hallotta, hogy valaki őt szólítja.

Tom ona seslenen birini duydu.

- Tom hallotta, hogy Mary munkát kapott.
- Tom hallotta, hogy Mary munkát talált.

Tom Mary'nin bir işi olduğunu duydu.

Senki sem hallotta Tom kiáltását.

Kimse Tom'un çığlıklarını duymadı.

Tamás sosem hallotta Marit énekelni.

Tom Mary'nin şarkı söylediğini asla duymadı.

Tom hallotta a farkasokat üvölteni.

Tom kurtların ulumalarını duydu.

Tom hallotta, hogy Mary férjhez ment.

Tom Mary'nin evlendiğini duydu.

Senki nem hallotta megkondulni a harangot.

Kimse kapı zilini duymadı.

Nem mindenki hallotta, amit Tomi mondott.

Tom'un söylediğini herkes duyamadı.

Tom tettette, hogy nem hallotta Maryt.

Tom Mary'yi duymamış gibi davrandı.

Tom hallotta Maritól néhány hónappal ezelőtt.

Tom birkaç ay önce Mary'den haber aldı.

Tom azt hallotta Marynek kislánya született.

Tom Mary'nin sadece bir kız bebeği olduğunu duydu.

Tom hallotta a dörömbölést az ajtón.

Tom kapının yumruklandığını duydu.

Tom hallotta a templom harangját a távolban.

Tom uzaktaki tapınak çanını duydu.

Tom hallotta, ahogyan Mary és John vitatkoztak.

Tom, Meryem ve John'un tartıştığını duydu.

Tom kiáltott, de senki sem hallotta őt.

Tom bağırdı ama kimse onu duymadı.

Dan hallotta, hogy a rendőrök Lindára kiáltanak.

Dan polislerin Linda'ya bağırdığını duydu.

Tom hallotta Maryt horkolni a másik szobában.

Tom Mary'nin yan odada horladığını duydu.

Hallotta, hogy Tomi megkapta-e az állást?

Tom'un iş bulup bulmadığından haberin var mı?

Tom hallotta, hogy Mary új számítógépet vásárolt.

Tom Mary'nin yeni bir bilgisayar aldığını duydu.

Tomi hallotta Marit, de nem látta őt.

Tom Mary'yi duyabiliyordu, ama onu göremiyordu.

Tomi hallotta Marit a szomszéd szobában beszélni.

Tom Mary'yi yan odada konuşurken duyabiliyordu.

Amikor hallotta a hírt, nem volt boldog.

Haberi duyduğunda, o mutlu değildi.

Tom kiáltott Marinak, de ő nem hallotta.

Tom Mary'ye bağırdı, ama o onu duymadı.

- Hallottad ezt?
- Hallotta ezt?
- Hallottátok ezt?
- Hallották ezt?

- Onu duydun mu?
- Bunu duydun mu?

Tom azt mondja, hogy sosem hallotta Marit énekelni.

Tom, Mary'nin şarkı söylediğini hiç duymadığını söylüyor.

Tom gyakran eszik tofut, mert azt hallotta, hogy egészséges.

Tom sağlıklı olduğunu duyduğu için oldukça sık tofu yer.

- Sikítottam, de senki nem hallotta.
- Kiabáltam, de senki sem hallott.

Çığlık attım ama kimse beni duyamadı.