Translation of "Férje" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Férje" in a sentence and their turkish translations:

Maria férje gazdag.

Mary'nin kocası zengin.

A férje amerikai.

Onun kocası Amerikalıdır.

Ön Mary férje?

Mary'nin kocası mısın?

Tom Mary férje.

Tom Mary'nin kocası.

A férje gazdag.

Onun kocası zengindir.

A férje kitűnő szakács.

Kocası mükemmel bir aşçıdır.

Dan Linda új férje.

Dan, Linda'nın yeni kocasıdır.

Marinak nem volt férje.

Mary'nin hiç kocası yoktu.

Tamás Mari volt férje.

Tom, Mary'nin eski kocasıdır.

Elégedett a férje jelenlegi fizetésével.

O, şu anki maaşından memnun.

Tervet készített a férje megölésére.

Kocasını öldürmek için bir plan yaptı.

- Önnek van férje?
- Van férjed?

Bir kocan var mı?

A férje az Oda család tagja.

Onun kocası Oda ailesinin bir üyesidir.

Apám lánytestvérének a férje a nagybátyám.

Babamın kız kardeşinin kocası benim eniştem.

Fele annyit keres, mint a férje.

Kocasının kazandığının yarısı kadar çok para kazanır.

A munkatársnőm és a férje, mindketten amerikaiak.

- İş arkadaşım ve kocasının ikisi de Amerikalı.
- Hem iş arkadaşım hem de onun kocası Amerikalı.

Átvette az üzletet a férje halála után.

O, kocasının ölümünden sonra işi devraldı.

Megölelte a férje nyakát és megcsókolta őt.

Kocasının boynuna kollarını attı ve onu öptü.

- Tamás a férjed?
- Tamás az ön férje?

Tom sizin kocanız mı?

Az asszonyt, akinek meghalt a férje, özvegynek nevezik.

Kocası ölmüş bir kadına dul denir.

De egy héttel a temetés után ránézett férje képére

Ancak cenazeden bir hafta sonra bu resme baktı

- Férjezett és két lánya van.
- Férje van és két lánya.

Bir kocası ve iki kızı vardır.

Ha a férje segített volna neki, a legtöbb otthoni problémája eltűnt volna.

Yalnızca kocası ona yardım ederse, evdeki sorunların çoğu kaybolur.

- Hogy halt meg az első férjed?
- Hogy halt meg az első férje?

İlk kocan nasıl öldü?

- Mari nem házas.
- Marinak nincs férje.
- Mari nem házasodott meg.
- Máriának nincs ura.

Mary'nin bir kocası yok.