Examples of using "Umgeben" in a sentence and their turkish translations:
güneş sistemini böyle tamamen çevreleyen
Tom güzel kadınlarla çevrili.
Japonya denizle çevrilidir.
- Düşman tarafından sarıldım.
- Etrafımı düşman sarmış.
- Etrafım düşman dolu.
Tom'un etrafını yunuslar sarmıştı.
dünya'nın etrafı buzul kütle ile çevrili
Göl dağlarla çevrilidir.
Genç kızlarla çevrili olarak oturuyordu.
Onun evi, ayçiçeği tarlalarıyla çevrilidir.
- Tom kitapların arasında büyüdü.
- Tom kitaplarla çevrili bir ortamda büyüdü.
Gölet ağaçlarla çevriliydi.
Öğretmen öğrencileri tarafından çevriliydi.
Kasabanın etrafında yüksek duvarlar vardır.
Bina dikenli tel çitle çevrilmiş.
Tom polis memurları tarafından çevrilmiş mahkeme salonuna yürüdü.
Çocukları tarafından çevrili olarak orada oturdu.
miras eşek olarak geldi çıkarcı akrabalar çoktan etrafını sarmıştı
onun en dış çevresini ise yer kabuğu çevreliyor
Bahçe ahşap bir çitle çevriliydi.
Onun evi beyaz bir çitle çevrili.
O, kokulu mumlarla çevrili sıcak köpük banyosu yaptı.
Etrafı muhabir topluluğuyla çevrildi.
Kilisenin etrafı ormanlarla ve göllerle çevrili.
O genç insanlarla çevrili olmaktan hoşlanıyor.
Bugün suçlama ve karalama farklı bir konuda yapılıyor.
Kara delik, iyonize gazdan oluşan dönen bir diskle çevrilidir.
fakat Türkler tarafından İstanbul Kuşatıldığında bu tüneller kapatılmış
Umutsuz bir son duruştan sonra Hrolf, şampiyonları tarafından kuşatılmış olarak ölmüştü.
Japonya her tarafından okyanus ile çevrili bir ülkedir.
Hiç kimse depresif hava yayan insanlarla olmayı sevmez.
Ağaçlar ve yeşillikler tarafından çevrili apartmanlarda daha az suç var.
Kalenin etrafında bir hendek var.
Kazaklar ve 800'e yakın dövüşçüyle çevrili, kare oluşturdular ve hareket etmeye devam ettiler.
Yuriko deniz biyolojisinden mezun bir öğrenci, bir balık tankının içinde uykuya daldı ve ahtapotlar ve deniz yıldızları ile kaplı olarak uyandı.
Etrafındakilere karşı kibar ol.