Translation of "Schuh" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "Schuh" in a sentence and their turkish translations:

- Da ist ein Stein in meinem Schuh.
- Ich habe einen Stein im Schuh.
- In meinem Schuh ist ein Steinchen.

Ayakkabımda bir taş var.

- Da ist ein Stein in meinem Schuh.
- Ich habe einen Stein im Schuh.

Ayakkabımda bir taş var.

Ich habe einen Stein im Schuh.

Ayakkabımda bir taş var.

Der Hund hat meinen Schuh gefressen.

Köpek ayakkabımı yedi.

Dieser Schuh ist eine Nummer größer.

Bu ayakkabı bir boy büyüktür.

Tom konnte seinen linken Schuh nicht finden.

Tom ayakkabısının sol tekini bulamadı.

Maria erschlug die Schabe mit einem Schuh.

Mary bir ayakkabı ile hamamböceğini öldürdü.

Der Kaugummi blieb an seinem Schuh kleben.

Onun ayakkabılarına biraz sakız yapıştı.

Warum verschwand Aschenputtels Schuh nach Mitternacht nicht?

Cinderella'nın ayakkabısı gece yarısından sonra neden kaybolmadı?

Er bückte sich, um sich den Schuh zuzubinden.

Ayakkabısını bağlamak için eğildi.

Maria ließ ihren Schuh von ihrer Zehenspitze herabbaumeln.

Mary ayakkabısını ayak parmaklarının ucunda sarkıttı.

Der Schuh passt mir nicht: der ist zu klein.

Ayakkabı bana uymuyor. Çok küçük.

Ein solcher Schuh kann bei nassem Untergrund rutschig sein.

Bu tür ayakkabı ıslak zeminde kayma eğilimindedir.

Während sie hinter dem einen Streich spielenden Jungen herrannte, verlor sie einen Schuh.

O, yaramaz erkek çocuğunu kovalarken onun ayakkabılarından biri çıktı.

- Wenn du dich angesprochen fühlst ...
- Jeder zieht sich den Schuh an, der ihm passt.

Eğer ayakkabı uyarsa....

Tom setzte sich auf einen Felsen nieder und entfernte einen Stein aus seinem Schuh.

Tom bir kayanın üzerine oturdu ve ayakkabısından bir taş çıkardı.

- Tom bückte sich, um sich den Schuh zuzubinden.
- Tom bückte sich, um sich die Schnürsenkel zuzubinden.
- Tom bückte sich, um die Schnürsenkel seines Schuhs zuzubinden.

Tom ayakkabısını bağlamak için öne doğru eğildi.