Examples of using "Täytyi" in a sentence and their turkish translations:
Onlar sıfırdan başlamak zorunda kaldı.
Tom durmak zorundaydı.
Tom beklemek zorunda kaldı.
Tom terk etmek zorunda kaldı.
Tom'un arabasını akü takviyesi yaparak çalıştırması gerekti.
Boston'u terk etmek zorunda kaldım.
Tom bir araba kiralamak zorunda kaldı.
Herkes Fransızca öğrenmek zorundaydı.
Hükümet dış politikasını değiştirmek zorunda kaldı.
Tom çift vardiya yapmak zorundaydı.
Planımdan vazgeçmek zorunda kaldım.
Evde kalmam gerekiyordu.
Onların yapmak zorunda olduğu tek şey durmaktı.
Dün fazla mesai yapmak zorunda kaldım.
Birçok çocuk kendilerine bakmak zorunda kaldı.
Sebebini bilmek istiyordum.
Ona bizden bahsetmek zorundaydım.
O sonunda çekilmek zorunda kaldı.
Fırtınadan dolayı evde kalmak zorunda kaldık.
Tom ne olduğunu Mary'ye söylemek zorunda kaldı.
Sınıftaki herkes şiiri ezbere öğrenmek zorunda.
Biz uçaklarımız vardı ama onları satmak zorunda kaldık.
Arabam bozulduğu için oraya yürümek zorunda kaldım.
Dövmemi çıkartmak zorunda kaldım.
Toplam gizliliği kabul etmek ve bir gizlilik sözleşmesi imzalamak zorundaydık.
Tom çok soğuk olduğu için sabah yüzmesinden vazgeçmek zorunda kaldı.
Tom gezisi için hazırlanmak zorundaydı.
Tom bütün hikayeyi tekrar baştan dinlemek zorunda kaldı.
Tom evini satmak zorunda kaldı.
Tom arabasını satmak zorunda kaldı.
Tom, birkaç şeyi tasnif etmesi gerektiğini söyledi.
Son otobüsü kaçırdım ve eve yağmur altında yürüyerek gitmek zorunda kaldım.
Bir yetim olan babam on yaşında para kazanmaya başlamak zorunda kalmıştı.
Tom hasta olduğu için okuldan sonra evde kalmak zorunda kaldı.
Bakan, kabineden istifa etmek zorunda kaldı.
Tom'un daha uzun kalmasını istedim ama o gitmek zorundaydı.
Tom çalışmak zorunda olduğu için konsere gidemedi.
Karısı iki çocuğunun yanı sıra şimdi kocasının dedesine de bakmak zorundaydı.
O bir gece kulübü müzisyeni olarak iyi bir geçim sağlayamadığı için tüm günlük bir işe girmek zorunda kaldı.
Tom üç hafta boyunca hastanede kalmak zorunda kaldı.
Tom'a yardım etmek zorunda kaldım.
Tom yapmak istemediği bazı şeyleri yapmak zorunda kaldığını söyledi.
Tom mandırada çalışıyorken inekleri sağmaya gitmek için her sabah saat beşte kalkmak zorundaydı.
Onunla iletişim kurmaya çalıştığımda Pamela evde olmalıydı fakat telefona cevap vermedi.
Sağlığını korumak için sigara içmekten vazgeçmek zorunda kaldı.
Tren o kadar kalabalıktı ki Osaka'ya giden bütün yol boyunca ayakta durmak zorunda bırakıldık.