Examples of using "Kaiken" in a sentence and their turkish translations:
Her şeyi, her şeyi hatırlıyorum.
Her şeyi biliyorum.
Her şeyi yok ettim.
Her şeyi gördüm ve biliyorum.
Her şeyi duydum.
Her şeyi Tom'a açıkladın mı?
Her şeyi gördük.
Her şeyi kaybedeceğiz.
Ben her şeyi berbat ettim.
Her şeyi biliyorum.
Hepsini biliyorum.
Her şeyi yok etmeyi istiyorum.
Onun hakkında her şeyi biliyorum.
Onlar hakkında her şeyi biliyorum.
Bunun hakkında her şeyi biliyorduk.
Her şeyi mahvettin.
Her şeyi duydum.
Onlara her şeyi anlattım.
O, her şeyi reddetti.
O her şeyi mahvedecek.
Her şeyi mahvedeceksin.
Onun hepsini okudun mu?
Hepsine inanıyorum.
İnternet her şeyi değiştirdi.
Her zaman her şeyi mahvediyorsun.
Senin hakkındaki her şeyi biliyorum.
Hepsini ben uydurdum.
O her şeyi değiştirir.
Zaman her şeyi yok ediyor.
O her şeyi bilir.
Tom her şeyi reddetti.
O her şeyi gördü.
Her şey şirketten.
Her şeyi duydum.
Her şeyi düşürdüm ve koştum.
-Sen ne... -Futbol için.
Sürekli seni düşünüyorum.
Sınavdan sonra her şeyi unuttum.
Bazıları her şeyi bildiklerini iddia ederler.
Bütün yiyeceğimizi kim yedi?
- Sana her şeyi söylemek istiyorum.
- Size her şeyi söylemek istiyorum.
Tom'a her şeyi söylerim.
Ben sana her şeyi sonra açıklayacağım.
Yolculuğun hakkında her şeyi duymak istiyorum.
Bana her şeyi söyledin mi?
Açlık her şeye iyi tat verir.
Her şeyi açıklamam sonsuza kadar sürer.
Her şeyi mahvedebilirdin.
Bana her şeyi açıklayabilir misin?
Ben bütün işi kendim yaptım.
Tom arabalar hakkında her şeyi biliyor.
İletişim anahtardır.
Her şeyi kendi başıma yapabilirim.
Biz istediğimiz her şeyi aldık.
Her şeyi riske attım.
Tom'a her şeyi zaten söyledim.
Ben her şeyi planladıktan sonra bir seyahate gittim.
Tom Mary hakkında her şeyi biliyordu.
Tom bizim hakkımızda her şeyi biliyor.
Tom onlar hakkında her şeyi biliyor.
Tom benim hakkımda her şeyi bilir.
Her şeyi tamamen tek başıma yaptım.
Tom her şeyi biliyor gibi görünüyordu.
Tom’a her şeyi açıkladın mı?
Her şey kusursuz olmalı.
Tom'a bildiğim her şeyi zaten söyledim.
Söylediğim her söze inanır.
O her şeyi biliyormuş gibi konuşuyor.
Onun hakkında her şeyi daha sonra sana bildireceğim.
O, sahip olduğu her şeyi kaybetti.
O, her şeyi şansa bıraktı.
Bazı insanlar her şeyi bildiklerini iddia ederler.
Senin aşkını kaybedersem her şeyi kaybederim.
Onu yaparsan her şeyi mahvedersin.
Senin için bütün zamanımı tasarruf ediyorum.
Daha önce bunun hepsini duydum.
Daha önce onun hepsini duydum.
Neden her şey bize olmak zorunda.
O tamamen yanlış.
- İhtiyaç olursa diye, biraz para al!
- Her ihtimale karşı biraz para al.
Tom her şeyi kendi taşımayı başardı.
Tom her şeyi kendi yapmayı sever.
- Bütün paranın nereye gittiğini sanıyorsun?
- Sence bütün para nereye gidiyor?
- Sizce tüm para nereye gidiyor?
Yoksulluk bütün kötülüklerin kaynağıdır.
Tom Mary hakkında her şeyi bilmek istiyordu.
Tom ihtiyaç duyduğu tüm zamanı alabilir
Tom Mary'ye her şeyi anlatmaya karar verdi.
Zaten her şeyi Tom'a anlattın mı?
Bu kenar boyunca akar. Bunu duydunuz mu?
Ve her şeyi dengede tutuyor.
Her şeyi unutanlar mutludur.
Bütün enerjimi İspanyolca eğitimine adadım.