Examples of using "Elämää" in a sentence and their turkish translations:
Hayat doludurlar.
- Mars'ta yaşam var mı?
- Mars'ta hayat var mı?
- Hayat bu.
- Hayat böyle işte.
Orman yaşamla iç içedir.
Su yaşamdır.
Mercan resifleri hayatla doludur.
Ben o tür bir hayat yaşayamam.
Yaşamın... ...ve ölümün...
Hayat dolu bu ormanın bereketli yaşamı
Müzik yoksa hayat da yoktur.
O mutsuz bir hayat yaşıyor.
- Bir kedi dokuz canlıdır.
- Bir kedinin dokuz canı vardır.
Tom sakin bir hayat sürüyor.
Yola devam etme zamanı.
Güneş sisteminin ötesinde hayat var mı?
Diğer gezegenlerde yaşam olup olmadığını merak ediyorum.
Ay'da yaşamı hayal etmeye çalıştım.
iki hayatım olsa
hayata karşı büyük bir şefkat duyuyorum.
jüpiter'in uydularında yaşam olabilir.
Ölüm hayatın tamamlayıcı bir parçasıdır.
Başka gezegenlerde zeki yaşam var mı?
çünkü hayatı kucaklamanın en yüce yolu bu.
Sensiz hayat düşünemiyorum.
Müziksiz hayat düşünemem.
Ben onsuz hayatı düşünemiyorum.
Ya da su olan tünelden gidebiliriz. Suyun olduğu yerde yaratıklar da vardır.
Ben Frida Kahlo'nun hayatına ve çalışmalarına derinden hayranlık duyuyorum.
Karanlıkta yaptıkları şeyler hiç filme alınmamıştı.
Bu, hayatı sevmenin yollarından biri. Ben ihtiyar bir adamım,
çünkü yaklaşık 80 yıllık ömrümde anladım ki
Şimdi bunun hakkında düşündüğüm zaman, bizim aile çok sefil bir hayat yaşadı.
Ay ile gelgitler milyonlarca yıl boyunca deniz canlılarının hayatlarını şekillendirmiştir.
Böyle yaşamayı hayal bile edemiyorum.