Examples of using "Elää" in a sentence and their turkish translations:
Tom yaşamak istiyordu.
Ben yaşamak istiyorum.
Sonsuza dek yaşamak istiyorum.
Sen Patates cipsiyle yaşayamazsın.
O, Fas'ta yaşıyor.
O işsizlik parası ile geçiniyor.
Seninle yaşamak istiyorum.
Yaşamayı hak etmiyorum.
Yüz yaşına kadar yaşamayı planlıyorum.
Sonsuza kadar yaşamak ister misin?
Elvis Presley yaşıyor!
Susuz yaşayamazsın.
Ben o tür bir hayat yaşayamam.
- Televizyon olmadan yaşayamam.
- Televizyonsuz yaşayamam.
Tek başımıza yaşayamayız.
çoğunluk gibi yaşamayı denemen gerekir.
O mutsuz bir hayat yaşıyor.
O, zevkten başka hiçbir şey için yaşamaz.
Bir evin olmadan yaşamak zor.
Biraz yaşamalısın.
Bu apartman dairesinde bir kötü ruh yaşıyor.
Kelebekler üç gün yaşarlar.
Bir kelebek ne kadar yaşar?
O bir kral gibi yaşar.
Alaska'da milyonlarca vahşi hayvan yaşıyor.
Onunla birlikte yaşar.
Hava olmadan yaşayamayız.
Hiç kimse iki yüz yaşına kadar yaşayamaz.
...yaşaması kolay bir yer değildir.
Sevgi ile tek başına yaşayamazsın.
Artık böyle yaşayamam.
Hava olmadan yaşayamayız.
- Tom yaşıyor.
- Tom hayatta.
- Tom hayattadır.
- Tom sağ.
Onunla yaşamak zorundayım.
İnsanlar Mars'ta yaşayamaz.
Oksijensiz yaşayamayız.
Yaşamak için sadece bir yol vardır.
Sen susuz yaşayamazsın.
Vahşi doğada sadece 14.000 pars kaldı.
Onsuz hayat düşünemiyorum.
Uzun yaşamak istiyorsan sigarayı bırak.
Güneş olmasaydı, dünyada yaşayamazdık.
Şairler aşksız yaşayamaz.
Senin kurallarına göre yaşamak istemiyorum.
Su olmadan ve oksijen olmadan yaşamak olanaksızdır.
Ben Brezilya'da yaşamak istiyorum.
Tom bu apartmanın üçüncü katında yaşar.
Bizim yaşamak için yemek yememiz gerekir.
Birçok güve, yetişkin olarak sadece birkaç gün yaşar.
100 yıla kadar da yaşayabilir.
Sadece birkaç özel yerde bulunur.
Orada yaşamayı imkansız bulacaksın.
O zengin fakat bir dilenci gibi yaşar.
Tom'um bizimle yaşamak istediğinden eminim.
Hâlâ hayatta.
Biz yaşamak için bir şey yemeliyiz.
Tek tehdit vampirler de değildir. Burada denizaslanları da yaşar.
Onunla birlikte yaşamanın o kadar kolay olmadığı çıktı.
Onun şimdi uğruna yaşamak için hiçbir şeyi yok.
Prenses gibi yaşıyor.
Hayatımı istediğim şekilde yaşamış olmayı dilerdim.
Asgari ücret yaşamak için yeterli değildir.
Hepimiz mümkün olduğu kadar uzun yaşamak istiyoruz.
Eğer su olmasa canlılar yaşayamaz.
Bir çocuk olarak devasa Atlantik Okyanusu'nun gücüyle yaşamak inanılmaz heyecanlıydı.
Tom hâlâ hayatta olabilir.
Tom Mary'ye onsuz yaşayamayacağını söyledi.
Böyle yaşamayı hayal bile edemiyorum.
O her zaman anılarımızda yaşayacak.
Bu ormanda pek çok sincap yaşıyor.
Önlerinde çok zor bir yol var. Ama stratejileri böyle. Hızlı yaşa, genç öl.
İnsan gıda olmadan 40 gün kadar yaşayabilir fakat susuz en fazla 7.
Tom alışkın olduğu şekilde daha fazla yaşamayı göze alamaz.
Ve hızlı öğrenmesi gerek çünkü bir yıldan biraz fazla bir ömrü var. 52. GÜN
Güneş olmasa yaşayamayız.