Translation of "Personally" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Personally" in a sentence and their turkish translations:

- Tom personally invited me.
- Tom invited me personally.

Tom beni bizzat davet etti.

That I take personally,

benim için kişisel

I know Tom personally.

Tom'u şahsen tanırım.

I knew Tom personally.

Tom'u şahsen tanıyordum.

I'll personally visit you.

- Kişisel olarak sizi ziyaret edeceğim.
- Sizi kişisel olarak ziyaret edeceğim.
- Sizi şahsen ziyaret edeceğim.

I personally like Tom.

Kişisel olarak Tom'u severim.

Tom personally invited Mary.

Tom, Mary'yi şahsen davet etti.

We take it personally.

Üstümüze alınıyoruz.

He invited me personally.

O beni şahsen davet etti.

He personally invited me.

O beni kişisel olarak davet etti.

Tom personally invited me.

Tom beni şahsen davet etti.

I know them personally.

Onları şahsen tanıyorum.

I knew them personally.

Ben onları şahsen tanıyordum.

I knew him personally.

Ben onu şahsen tanıyordum.

I knew her personally.

Ben onu şahsen tanıyordum.

I know him personally.

Onu şahsen tanırım.

I personally don't care.

Şahsen umurumda değil.

John began trade personally.

John kişisel olarak ticarete başladı.

I personally prefer Twitter.

Kişisel olarak Twitter'ı tercih ediyorum.

Personally I like both.

Kişisel olarak ben her ikisini de beğeniyorum.

I personally know Tom.

Ben şahsen Tom'u tanıyorum.

I know her personally.

Onu şahsen tanıyorum.

Tom took it personally.

Tom onu kişisel algıladı.

- Personally, I think you're right.
- I personally believe that you are right.
- I personally believe that you're right.

Ben şahsen haklı olduğuna inanıyorum.

Do you know him personally?

Onu şahsen tanıyor musun?

Do you know Tom personally?

Tom'u şahsen tanıyor musun?

Don't take it so personally.

Bunu çok kişisel almayın.

I don't know Tom personally.

Tom'u şahsen tanımıyorum.

Don't take it personally, Tom.

Bunu kişisel olarak alma, Tom.

I'll personally guarantee your safety.

Kişisel olarak güvenliğini garanti ederim.

I'll see to that personally.

Onunla kişisel olarak ilgileneceğim.

Did you know Tom personally?

Tom'u şahsen tanıyor muydun?

You're taking this too personally.

Bunu çok üzerine alınıyorsun.

Personally, I liked this one.

Kişisel olarak, bundan hoşlandım.

Personally, I think you're right.

Şahsen haklı olduğunu düşünüyorum.

I personally don't care anymore.

Ben kişisel olarak ilgilenmiyorum artık.

I don't personally know Tom.

Tom'u kişisel olarak tanımıyorum.

I personally don't think so.

Şahsen öyle düşünmüyorum.

Personally, I don't like it.

Şahsen onu sevmiyorum.

I didn't take it personally.

Ben onu kişisel olarak almadım.

I don't take it personally.

Üstüme alınmıyorum.

Tom didn't take it personally.

Tom onu kişisel olarak almadı.

I know Tom Jackson personally.

Tom Jackson'ı şahsen tanıyorum.

Do you know them personally?

Şahsen onları tanıyor musun?

Do you know her personally?

Onu şahsen tanıyor musun?

Did you know them personally?

Onları kişisel olarak tanıdın mı?

Did you know him personally?

Onu şahsen tanıyor muydun?

Did you know her personally?

Onu şahsen tanıyor muydun?

I don't know them personally.

Onları şahsen tanımıyorum.

I don't know him personally.

Onu şahsen tanımıyorum.

I don't know her personally.

Onu kişisel olarak tanımıyorum.

Stop taking things personally, Dan.

Olayları kişiselleştirme Dan.

Stop taking things so personally.

Olayları kişiselleştirmeyi bırak.

Tom didn't attack you personally.

Tom sana kişisel olarak saldırmadı.

Sami shouldn't take it personally.

Sami onu kişisel olarak almaması gerekir.

Sami didn't threaten Layla personally.

Sami, Leyla'yı kişisel olarak tehdit etmedi.

- I personally believe that you are right.
- I personally believe that you're right.

Ben şahsen haklı olduğuna inanıyorum.

We personally find their political system.

dünyaya faydalı olacaktır.

Personally, I relax listening to music.

Şahsen, müzik dinleyerek rahatlıyorum.

You're personally responsible for Tom's safety.

Sen bizzat Tom'un güvenliğinden sorumlusun.

I'll take care of it personally.

Onunla bizzat ilgileneceğim.

Tom seemed to take it personally.

Tom üstüne alınıyor gibiydi.

They're both personally convinced of that.

Onların ikisi de onu şahsen ikna ettiler.

I want to personally thank you.

Sana şahsen teşekkür etmek istiyorum.

Have you talked to Tom personally?

Tom'la şahsen konuştun mu?

I don't personally agree with it.

Ben onu şahsen kabul etmiyorum.

I took it very, very personally.

- Onu çok çok kişisel olarak algılıyorum.
- Onu çok çok kişisel olarak alıyorum.

Sami started to take that personally.

Sami onu kişisel olarak almaya başladı.

Tom wanted to thank you personally.

Tom sana şahsen teşekkür etmek istedi.

Now since I've personally traveled this journey

Üçüncü dünya yoksulluğundan konforlu bir orta sınıfın varlığına

First, he was personally involved in many

Öncelikle kişisel olarak bir çok...

I just wanted to thank you personally.

Sadece sana kişisel olarak teşekkür etmek istedim.

I need to speak to Tom personally.

- Tom'la şahsen konuşmam gerekiyor.
- Tom'la şahsen konuşmam lâzım.

Why are you taking this so personally?

Bunu neden bu kadar kişisel alıyorsun?

You'd better give it to me personally.

Onu bana şahsen versen iyi olur.

I will personally be responsible for it.

Ben bunun için şahsen sorumlu olacağım.

I personally don't have anything against it.

Benim şahsen buna karşı hiçbir şeyim yok.

Tom is personally responsible for Mary's death.

Tom Mary'nin ölümünden şahsen sorumlu.

Personally, I like not being at war.

Kişisel olarak savaşta olmaktan hoşlanmıyorum.

- Don't take it personally.
- It's nothing personal.

Kişisel bir şey değil.

I personally think I can do it.

Şahsen bunu yapabileceğimi düşünüyorum.

How many politicians do you personally know?

Kaç tane siyasetçiyi kişisel olarak tanıyorsun?

Personally, I think you shouldn't do that.

Kişisel olarak, bence bunu yapmamalısın.

You need to talk to Tom personally.

Kişisel olarak Tom'la konuşmanız gerekiyor.

I have to speak to you personally.

- Seninle kişisel olarak konuşmak zorundayım.
- Sizinle kişisel olarak konuşmak zorundayım.
- Seninle şahsen konuşmak zorundayım.

When somebody called and wrote, I responded personally.

Tüm aramalar doğrudan bana geliyordu. Aramalara ben yanıt veriyordum.

We don't care until we are personally affected.

Kendimiz bizzat etkilenmeden umursamıyoruz.

So if I personally had so much money

Yani şahsen benim o kadar param olsa

The president conducted us personally to his office.

Başkan bize şahsen ofisine kadar kılavuzluk etti.

I want to take care of Tom personally.

Tom'la kişisel olarak ilgilenmek istiyorum.

- Don't make this personal.
- Don't take this personally.

Bunu kişisel olarak almayın.

I personally didn't find that movie very interesting.

O filmi şahsen ilginç bulmadım.

- Don't take it personally.
- Don't take it personal.

- Onu kişisel olarak almayın.
- Kişisel olarak alma.

You need to give this to Tom personally.

Bunu Tom'a şahsen vermen gerekir.

I've never had any problem with Tom personally.

Tom'la kişisel olarak hiç problem yaşamadım.

Personally, I think that's a bunch of malarkey.

Şahsen, ben onun saçmalık olduğunu düşünüyorum.

- I think Tom needs to talk to Mary personally.
- I think that Tom needs to talk to Mary personally.

Sanırım Tom'un kişisel olarak Mary ile konuşması gerekiyor.

Personally, I don't think we should be doing this.

Kişisel olarak bunu yapıyor olmamız gerektiğini sanmıyorum.

I wonder if I might speak to Tom personally.

Tom'la bizzat konuşabilip konuşamayacağımı merak ediyorum.

I personally find blowjobs more enjoyable than classical sex.

Ben şahsen oral seksi klasik seksten daha eğlenceli buluyorum.