Translation of "Major" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Major" in a sentence and their turkish translations:

- What's your major?
- What is your major?

Uzmanlığınız nedir?

It's nothing major.

Bu önemli bir şey değil.

- What was your major?
- What did you major in?

Bölümün neydi?

What's your major field?

Asıl branş alanın nedir?

My major is agriculture.

Benim asıl branşım tarımdır.

We've got major problems.

Bizim büyük sorunlarımız var.

I major in economics.

Ekonomide uzmanlaşıyorum.

My major is linguistics.

Bölümüm dil bilimi.

What's your major, Tom?

Uzmanlık dalın ne, Tom?

I major in sociology.

Sosyolojiyi asıl branş olarak alıyorum.

Major construction is continuing.

Büyük inşaat devam ediyor.

Some major challenges remain.

Bazı büyük zorluklar devam ediyor.

My major is economics.

Benim branşım ekonomi bilimidir.

- What's your major?
- What are you majoring in?
- What is your major?

Esas branşın nedir?

My house needs major repairs.

Evimin büyük onarımlara ihtiyacı var.

That is your major problem.

O, senin önemli sorunundur.

He isn't a history major.

Onun branşı tarih değildir.

Tom had a major accident.

Tom büyük bir kaza geçirdi.

Tom isn't a music major.

- Tom bir müzik majörü değil.
- Tom konservatuvar okumuyor.
- Tom konservatuvara gitmiyor.

This is a major crisis.

Bu önemli bir kriz.

I was an English major.

İngiliz dili ve edebiyatı okudum.

Brazil lost a major politician.

Brezilya önemli bir siyasetçi yitirdi.

What are Australia's major imports?

Avustralya'nın ana ithalatları nelerdir?

No major announcements are expected.

Büyük duyurular beklenmiyor.

Overfishing is a major problem.

Aşırı balık avlama büyük bir sorundur.

It's a major tourist attraction.

O önemli bir turistik çekicilik.

Tom is an education major.

Tom bir eğitim binbaşısı.

This is a major issue.

Bu büyük bir sorun.

Tom was a psychology major.

Tom bir psikoloji büyüğüydü.

My major is comparative religion.

Benim uzmanlık alanım karşılaştırmalı dindir.

That remains a major problem.

O büyük bir sorun olmaya devam ediyor.

No major violence was reported.

Hiçbir önemli şiddet bildirilmedi.

Major surgery isn't the answer.

Ana ameliyat cevap değildir.

This was a major contribution.

Bu büyük bir katkıydı.

It's cause for major concern.

O büyük endişe nedenidir.

That was my major complaint.

O başlıca şikayetimdi.

Tom is having major problems.

Tom büyük sorunlar yaşıyor.

Tom is the drum major.

- Tom askeri bando şefi.
- Tom mızıka şefi.

Aren't you a chemistry major?

Sen bir kimya öğrencisi değil misin?

- I am going to major in French.
- I'm going to major in French.

Fransızcayı asıl branş olarak alacağım.

- Tom hasn't yet decided on a major.
- Tom hasn't decided on a major yet.

- Tom henüz bölüm tercihi yapmadı.
- Tom hangi bölüme gideceğine henüz karar vermedi.

There's two major kinds of stroke:

İki türü var:

I was a political science major,

Siyaset bilimi mezunuyum

Job security became a major worry.

İş güvenliği büyük bir endişe haline geldi.

We accept all major credit cards.

Bütün kredi kartlarını kabul ediyoruz.

History is not his major subject.

Tarih onun ana branşı değil.

A major is above a captain.

Binbaşı yüzbaşının üstündedir.

I decided to major in French.

Fransızcada uzmanlaşmaya karar verdim.

All major credit cards are accepted.

Tüm kredi kartları kabul edilir.

I underwent major surgery last year.

Geçen yıl büyük bir ameliyat geçirdim.

This is a major environmental disaster.

Bu büyük bir çevre felaketi.

My major is medieval European history.

Esas branşım orta çağ Avrupa tarihidir.

What was your major in college?

Üniversitede branşın neydi?

Air pollution is a major problem.

- Hava kirliliği büyük bir sorundur.
- Hava kirliliği önemli bir sorundur.

What's your major field of study?

Ana çalışma alanınız nedir?

Have you chosen a major yet?

Bölüm seçtin mi?

The Democratic Party needs major reform.

Demokrat Partinin büyük reforma ihtiyacı var.

The people enthusiastically applauded the major.

İnsanlar binbaşıyı coşkuyla alkışladı.

Tom plans to major in biology.

Tom biyoloji konusunda uzmanlaşmayı planlıyor.

What subject do you major in?

Esas branş olarak hangi konuyu seçtin?

We toured all the major cities.

Biz bütün büyük şehirleri gezdik.

Tom decided to major in French.

Tom Fransızcayı ana branş olarak seçmeye karar verdi.

We haven't had any major accidents.

Biz büyük kazalar geçirmedik.

Universal suffrage was a major achievement.

Genel seçim hakkı büyük bir başarıydı.

I'm going to major in biology.

Ben biyolojide uzmanlaşacağım.

I don't expect many major changes.

Birçok büyük değişiklik beklemiyorum.

When is the next major holiday?

Bir sonraki önemli tatil ne zaman?

- It's not a major problem.
- It isn't a major problem.
- That isn't the main issue.

Büyük bir sorun değil.

Like the C major and G major scale - they’re only different by one note, an F#.

Örneğin Do majör ve Sol majör gamları. Tek bir nota farkları var: Fa diyez.

- I decided to major in French in college.
- I've decided to major in French in college.

Üniversitede Fransızcada uzmanlaşmaya karar verdim.

Our brains underwent a major genetic mutation,

beynimiz büyük bir genetik mutasyona uğradı

Have therefore been a major historical aberration.

önemli bir tarihi sapma olmuştur.

That's because 10 of their major rivers

Çünkü onların ana nehirlerinden 10 tanesi

Have any chance to avoid major catastrophes.

büyük felaketleri önleme şansına sahip olabilir.

Tobacco was one of their major crops.

Tütün önemli ürünlerden biridir.

What are some of Australia's major exports?

Avustralya'nın önemli ihracatlarından bazıları nelerdir?

The new law was a major reform.

Yeni yasa büyük bir reformdu.

Tom has decided to major in music.

Tom müzikte uzmanlaşmaya karar verdi.

This piece is in a major key.

Bu parça önemli bir anahtardır.

Sugar is a major cause of obesity.

Şeker obezitenin önemli bir nedenidir.

They decided to launch a major attack.

Büyük bir saldırı başlatmaya karar verdiler.

Two major issues had to be settled.

İki büyük sorun halledilmeliydi.

The allies controlled all major Iraqi cities.

Müttefikler bütün önemli Irak şehirlerini kontrol altına aldı.

Major Anderson was ready to stop fighting.

Binbaşı Anderson savaşı durdurmaya hazırdı.

The Communists launched a major military campaign.

- Komünistler büyük bir askeri harekat başlattı.
- Komünistler büyük bir askeri savaş başlattı.

Tom had a major crush on Mary.

Tom Mary'ye çok fena tutulmuştu.

The police uncovered a major drug operation.

Polisi büyük bir uyuşturucu operasyonunu ortaya çıkardı.

Tom is a retired air force major.

Tom emekli bir hava kuvvetleri binbaşı.

I have a major problem with this.

Bununla ilgili büyük bir problemim var.

I've been dealing with major back pain.

Önemli bir sırt ağrısı ile uğraşıyorum.

Tom was a major in the army.

Tom orduda bir binbaşıydı.

Tom is a major in the army.

Tom orduda bir binbaşı.

- Zürich is considered to be a major financial hub.
- Zurich is considered to be a major financial hub.

Zürih önemli bir finans merkezi olarak kabul edilir.

This still constitutes a major public health problem

bu hala büyük bir genel sağlık sorununu oluşturuyor,

But that should apply to every major decision.

Fakat bu her büyük kararda uygulanmalı.

I have a major accomplishment under my belt.

Hâlihazırda bir başarıya imza attım.