Translation of "Machine" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Machine" in a sentence and their turkish translations:

- I am repairing the washing machine.
- I am fixing the washing machine.
- I'm fixing the washing machine.
- I'm repairing the washing machine.

Çamaşır makinesini onarıyorum.

- The machine has stopped functioning.
- The machine has stopped working.

Makine çalışmayı durdurdu.

- Tom owns an espresso machine.
- Tom has an espresso machine.

Tom'un bir espresso makinesi var.

It's an empathy machine.

Bir empati makinesi.

No leverage simple machine

kaldıraç basit makine yok

Then burn that machine

Sonrasında yak o makineyi gitsin

Welcome to the machine.

Makineye hoş geldiniz.

What a wonderful machine!

Ne kadar harika bir makine.

Let's analyze the machine.

Makineyi analiz edelim.

She's fixing the machine.

Makineyi tamir ediyor.

This machine is broken.

Bu makine bozuk.

This machine generates electricity.

Bu makine elektrik üretir.

This machine is worthless.

Bu makine değersiz.

You're like a machine.

Sen bir makine gibisin.

She damaged a machine.

O, bir makineye zarar verdi.

The machine stopped functioning.

Makine çalışmayı kesti.

This machine won't work.

Bu makine çalışmayacak.

This machine is idling.

- Bu makine rölantide.
- Bu makine boşta çalışıyor.

The machine needs oiling.

Makinenin yağlanmaya ihtiyacı var.

My washing machine broke.

Çamaşır makinem bozuldu.

Who invented this machine?

- Bu makineyi kim icat etti?
- Bu makine kim tarafından icat edildi?

What's that machine for?

O makine ne için?

Tom is a machine.

Tom bir makinedir.

- The washing machine has broken down.
- The washing machine is broken.

Çamaşır makinesi bozuldu.

- I am fixing the washing machine.
- I'm fixing the washing machine.

Çamaşır makinesini tamir ediyorum.

- I myself will repair that machine.
- I will repair that machine myself.

Şu makineyi kendim onaracağım.

- I don't have a washing machine.
- I haven't got a washing machine.

- Bir çamaşır makinem yok.
- Çamaşır makinem yok.

This was a time machine.

Burası bir zaman makinesiydi.

An incredible money-making machine!

İnanılmaz bir para basma makinesi!

I got the machine running.

Makineyi çalıştırdım.

The machine works by itself.

Makine kendi kendine çalışır.

He operated the new machine.

Yeni makineyi kullandı.

You broke the washing machine.

Çamaşır makinesini bozdun.

This is an autonomous machine.

Bu bağımsız bir makinedir.

Why is machine translation useless?

Makine çevirisi neden kullanışsızdır?

The Time Machine was gone!

Zaman Makinem gitti!

Where is my time machine?

Benim zaman makinem nerede?

We must fuel the machine.

Makineye yakıt koymalıyız.

I'm using a machine translation.

Ben bir makine çevirisi kullanıyorum.

Tom switched on the machine.

Tom makineyi çalıştırdı.

She switched on a machine.

O, bir makineyi çalıştırdı.

What does this machine do?

- Bu makine ne iş yapar?
- Bu makine neye yarıyor?

Where is the snack machine?

Aperitif makinesi nerede?

This is a killing machine.

Bu bir ölüm makinesi.

The machine has stopped functioning.

Makine çalışmayı durdurdu.

No machine could replace you.

Hiçbir makine senin yerini alamaz.

This machine is environmentally friendly.

Bu makine çevre dostudur.

Where is the coffee machine?

Kahve makinesi nerede?

Who invented this strange machine?

Bu tuhaf makineyi kim icat etti?

Who broke the coffee machine?

Kahve makinesini kim kırdı?

This vending machine isn't working.

Bu otomat çalışmıyor.

This machine sometimes breaks down.

Bu makine bazen bozulur.

I can't use this machine.

- Ben bu makineyi kullanamam.
- Bu makineyi kullanamam.

Is that machine still usable?

O eski makine hâlâ kullanılabilir mi?

The ice machine is broken.

Buz makinesi arızalı.

What's your favorite exercise machine?

En sevdiğiniz egzersiz makineniz nedir?

Tom has a bread machine.

Tom'un ekmek yapma makinesi var.

Tom turned off the machine.

Tom makineyi kapattı.

Tom has a time machine.

Tom'un bir zaman makinesi var.

Tom built a time machine.

- Tom bir zaman makinesi yaptı.
- Tom bir zaman makinesi inşa etti.

- It looks like a machine translation.
- It appears to be a machine translation.

Bu; makine çevirisi gibi gözüküyor.

- The supervisor bought a really fast machine.
- The supervisor bought a really powerful machine.

Yönetici gerçekten güçlü bir makine satın aldı.

- Imagine that you have a time machine.
- Imagine that you had a time machine.

Bir zaman makinen olduğunu hayal et.

- Do you know how this machine operates?
- Do you know how this machine works?

- Bu makineyi nasıl çalıştıracağını biliyor musun?
- Bu makinenin nasıl çalıştığını biliyor musun?

- I can't run the bread machine.
- I'm not able to operate the bread machine.

Ekmek makinesini çalıştıramıyorum.

Of a multimillion-dollar MRI machine

milyonlarca dolarlık MR makinesinin işlevini üstlenerek

The machine was clogged with grease.

Makine, yağdan tıkanmış.

He managed to run the machine.

O, makineyi çalıştırabildi.

The machine is now in operation.

Makine şimdi çalışıyor.

The machine is out of order.

- Makine hizmet dışıdır.
- Makine bozuktur.

The machine operates all day long.

Makine bütün gün boyunca çalışır.

The machine was coated with dust.

Makine tozla kaplıydı.

Take the battery off the machine.

- Makineden aküyü çıkartın.
- Pili makineden çıkarın.
- Bataryayı makineden çıkarın.

She has an automatic washing machine.

Onun bir otomatik çamaşır makinesi var.

He tried out that new machine.

O, o yeni makineyi denedi.

The washing machine is on "stop".

Çamaşır makinesi kapalı.

That's how he invented the machine.

Onun makineyi icat etme yöntemi budur.

He had the old machine fixed.

O, eski makineyi tamir ettirdi.

I will get the machine running.

Makineyi çalıştıracağım.

They checked the machine for defects.

Arızalar için makineyi kontrol ettiler.

It is probably a machine translation.

Bu muhtemelen bir makine çevirisi.

A country is a dangerous machine.

Bir ülke tehlikeli bir makinedir.

This machine should help save time.

Bu makine zaman kazandırmaya yardım etmeli.

A computer is a complex machine.

- Bilgisayar karmaşık bir makinedir.
- Bilgisayar kompleks bir makinedir.

This is a machine-learning revolution.

Yapay öğrenme devrimi yaşandı.

Someone has unplugged the washing machine.

Birisi çamaşır makinesinin fişini çekti.

I'm surprised this machine still works.

Bu makinenin hâlâ çalışmasına şaşırdım.

This machine is driven by electricity.

Bu makine elektrikle çalıştırılır.

This machine can dig giant holes.

Bu makine muazzam çukurlar kazabilir.

The machine has to be assembled.

Makine monte edilmelidir.

What does this machine do exactly?

Bu makine tam olarak ne yapıyor?

Did you buy a washing machine?

Bir çamaşır makinesi aldın mı?

This is a heavy-duty machine.

Bu bir ağır iş makinesidir.