Examples of using "Impolite" in a sentence and their turkish translations:
Sen kibar değilsin.
Tom kabaydı.
Ben kabaydım.
Tom kibar değildir.
Kaba davranıyorsun.
Kimse kaba satıcıları sevmez.
- Tom çok kabaydı.
- Tom son derece kabaydı.
Diğerlerini göstermek kabalıktır.
Tom çok kaba.
Çok kaba davranıyorsun.
Tom çok kabaydı.
Sanırım Tom kaba.
Bir kültürde kaba olan şey, başka bir kültürde kaba olmayabilir.
Kaba olduğumu mu söylüyorsun?
- İnsanlara bakmak kabalıktır.
- İnsanlara dik dik bakmak kabalıktır.
Sen kibar değilsin.
Tom kaba değildi.
Şu anda yaptığın şey kaba.
Tom'un kaba olduğuna dair hiçbir fikri yoktu.
Sanırım kaba olmamak en iyisi.
Tom bana Mary'nin kaba olduğunu düşündüğünü söyledi.
Öyle yapması terbiyesizlikti.
Çok kaba davranıyorsun.
Onun davetini geri çevirmen büyük saygısızlık.
Hoşça kal dememesi kabalıktı.
Tom Mary'ye oğlunun terbiyesiz düşünceleri için özür diledi.
Onun davetini çevirmek onun kabalığı.
Davetimi reddettiğin için çok kabasın.
Davetimi reddettiği için çok kaba.
O davetimi reddettiği için çok kaba.
Davetimi geri çevirmeleri büyük kabalık.
Onun davetimizi kabul etmemesi büyük kabalıktı.
Davetimizi reddetmeleri büyük kabalık.
Onların davetini geri çevirmek sizin terbiyesizliğiniz.
Onun davetini geri çevirmen büyük kabalık.
Davetlerini kabul etmemesi büyük saygısızlıktı.
Söylediğin şey kabaydı.
Tanzanya'da yiyecek koklamak, kibar olmayan hatta çok görgüsüzce bir davranıştır.
Tom bir müşteriye karşı olan kaba davranışı nedeniyle hemen kovuldu.
Onlar çok iyi tanımadıkları biriyle aynı fikirde olmamayı kabalık olarak düşünüyorlar.
Tom, Mary'nin kaba olduğunu söyledi.
Bir kadına kaç yaşında olduğunu sormanın kaba olduğunu bilmiyor musun?
Tom yaramaz.
Tom için önemli olan tek şey, bizim onun patronuna karşı terbiyesiz olmamamızdı.
Tom'un söylediği şey kabaydı.
Tom'a yeni evi için ne kadar para ödediğini sormak istedim, fakat Mary bana kibar olmayacağını söyledi.
Onun kaba cevabından dolayı, o kızdı ve onun yüzüne tokat attı.