Translation of "Depends" in Turkish

0.039 sec.

Examples of using "Depends" in a sentence and their turkish translations:

It depends.

- Duruma göre değişir.
- Değişir.

- It depends on you.
- That depends on you.

Bu size bağlı.

- That depends on you.
- This depends on you.

Bu size bağlı.

- It depends on the context.
- That depends on the context.

O, bağlama bağlıdır.

It depends on you.

O sana kalmış.

Everything depends on money.

Her şey paraya bağlı.

Everything depends on this.

Her şey buna bağlıdır.

Everything depends on it.

Her şey ona bağlı.

Tom depends on Mary.

- Tom, Mary'ye bağlıdır.
- Tom, Mary'ye bel bağlıyor.

Our society depends on trust:

Toplumumuz güvene dayanıyor:

Everything depends on her answer.

Her şey onun cevabına bağlı.

Everything depends upon your decision.

Her şey sizin kararınıza bağlı.

It depends on the context.

Bu, bağlama bağlıdır.

Japan depends on foreign trade.

Japonya dış ticarete bağlıdır.

Success depends on your efforts.

Başarı sizin çabalarınıza bağlıdır.

It depends on the situation.

Duruma bağlıdır.

It depends on the weather.

Havaya bağlı.

Sometimes it depends on luck.

Bazen bu şansa bağlıdır.

It all depends on Tom.

Bunun hepsi Tom'a bağlı.

It depends how I feel.

Bu nasıl hissettiğime bağlı.

It depends on my mood.

Bu benim ruh halime bağlı.

Your life depends on it.

Hayatın buna bağlı.

It depends on many things.

Bu pek çok şeye bağlı.

It depends on the circumstances.

Şartlara göre değişir.

Success depends mostly on effort.

Başarı çoğunlukla çabaya bağlıdır.

It really depends on when.

O gerçekten ne zaman olacağına bağlı.

It depends upon several variables.

Birkaç değişkene bağlıdır.

It depends on the conditions.

Şartlara bağlıdır.

That depends on Sami alone.

O yalnız Sami'ye bağlı.

Your success depends on your efforts.

Sizin başarınız sizin çabalarınıza bağlıdır.

Kyoto depends on the tourist industry.

Kyoto turizm sektörüne bağımlıdır.

Price depends on costs and demand.

Fiyat maliyetlere ve talebe bağlıdır.

It all depends on the weather.

O, tamamen havaya bağlıdır.

That organization depends on voluntary contributions.

Bu organizasyon gönüllü katkılara bağlıdır.

The country's economy depends on agriculture.

Ülke ekonomisi tarıma dayalıdır.

His success depends on his efforts.

Onun başarısı çabalarına bağlıdır.

The price depends on the size.

Ücret büyüklüğe göre değişir.

It depends largely on the context.

O büyük oranda içeriğe bağlı.

Tom depends on Mary too much.

Tom, Mary'ye çok fazla bağlıdır.

It depends on what you mean.

Bu ne demek istediğine bağlı.

Our fate depends on your decisions.

Bizim kaderimiz senin kararlarına bağlıdır.

He still depends on his parents.

O halen anne ve babasına bağımlıdır.

His answer depends on his mood.

Yanıtı onun ruh haline bağlıdır.

Tom depends too much on Mary.

Tom, Mary'ye çok fazla bağlıdır.

Drawing down emissions depends on rising up.

Emisyonun azaltılması yükselmeyle bağlantılı.

And it really depends on the story.

Ve gerçekten de hikâyeye göre değişiyor.

It all depends how you handle it.

Tamamen nasıl ele aldığına bağlı.

I'm not sure about that. It depends.

Onun hakkında emin değilim. Duruma göre değişir.

She depends on her husband for everything.

O, her şey için kocasına bağlıdır.

It depends on how strong it is.

Bu onun ne kadar güçlü olduğuna bağlı.

Japan depends on other countries for oil.

Japonya petrol için diğer ülkelere bağımlıdır.

Japan depends on foreign countries for oil.

Japonya petrolde yabancı ülkelere bağımlıdır.

My brother depends on me for money.

Erkek kardeşim para için bana bağımlıdır.

My mood depends totally on the weather.

Benim ruh halim tamamen havaya bağlıdır.

I guess it depends on the weather.

Sanırım havaya bağlı.

Japan depends on imports for raw materials.

Japonya ham madde açısından ithalata bağımlıdır.

Japan depends on Arab countries for oil.

Japonya, petrol için Arap ülkelerine bağımlıdır.

It depends on how you count them.

Bu onları nasıl saydığına bağlı.

Because if that's what our happiness depends upon --

Çünkü, eğer mutluluğumuz bu duruma bağlıysa--

Where every species depends on others to survive.

diğerlerine bağımlı olduğu sonsuz ağın büyüsüne hayranım.

It's that connection depends not just on me.

o da bu ilişkinin sadece bana bağlı olmadığı.

The cheetahs’ nocturnal success depends on the moon.

Çitanın gece başarısı Ay'a bağlıdır.

Everything depends on whether you pass the examination.

Her şey, sınavı geçip geçmemene bağlı.

She depends on her parents for living expenses.

Geçim giderleri için ailesine bağlıdır.

The character depends on personality, not on talent.

Karakter yeteneğe değil kişiliğe bağlıdır.

The popularity of websites depends on their content.

Web sitelerinin popülerliği onların içeriğine bağlıdır.

The future depends on us and our generation.

Gelecek, bize ve neslimize bağlı.

"Can you do me a favor?" "It depends."

"Bana bir iyilik yapar mısın?" "Duruma göre değişir."

It depends on how much money you have.

Bu ne kadar paran olduğuna bağlıdır.

I don't know. It depends on the price.

Bilmiyorum. Bu fiyata bağlı.

Now, Tom depends on his parents very much.

Şimdi Tom anne-babasına çok bağlı.

The density of water depends on the temperature.

Suyun yoğunluğu sıcaklığa göre değişir.

I don't know. It depends on my mood.

Bilmiyorum. Bu benim ruh halime bağlı.

Tom still depends on his parents for money.

Tom hala para için ailesine bağımlıdır.

- Tom depends on Mary.
- Tom relies on Mary.

Tom, Mary'ye güvenir.

Our survival depends on finding drinking water soon.

Bizim hayatta kalmamız kısa sürede içme suyu bulmaya bağlıdır.

How one views something depends on one's situation.

Birinin bir şeye nasıl baktığı onun durumuna bağlıdır.

That depends on how you deal with it.

Bu, onunla nasıl ilgileneceğine bağlı.

How long treatment takes depends on the patient.

Tedavinin ne kadar süreceği hastaya bağlı.

What we do depends on what Tom does.

- Yaptıklarımız Tom'un yaptıklarına bağlı.
- Yaptığımız şey Tom'un ne yaptığına bağlı.

Now, he depends on his parents very much.

Şu an ebeveynlerine çok bağımlı.

This young pride’s survival depends on its lead lioness.

Bu genç sürünün hayatta kalması baş dişi aslana bağlı.

That depends, but usually about three times a week.

Belli olmaz ama genellikle haftada üç kez.

It depends what you mean by "believe" in God.

Tanrı'ya "inanmak"la neyi kastettiğine bağlı.

The success of our business depends on the weather.

İşimizin başarısı havaya bağlıdır.

That depends on whether you are interested or not.

Bu, ilgilenip ilgilenmediğinize bağlıdır.

The country's foreign trade totally depends on this port.

Ülkenin dış ticareti tamamen bu limana bağlıdır.

He depends on his parents for his university fees.

O, üniversite ücretleri için ebeveynlerinin eline bakıyor.

Whether we play tennis tomorrow depends on the weather.

Yarın tenis oynayıp oynamayacağımız havaya bağlı.

Whether we go or not depends on the weather.

Gidip gitmeyeceğimiz havaya bağlı.

The prosperity of a country depends upon its citizens.

Bir ülkenin refahı vatandaşlarına bağlı.

Our success in this work depends on your efforts.

Bu işteki başarımız senin gayretine bağlı.