Translation of "Brief" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Brief" in a sentence and their turkish translations:

Be brief.

Kısa kesin.

Please be brief.

Lütfen kısa kes.

Be brief, please.

- Kısa kes lütfen.
- Kısa tut lütfen.
- Kısa tutun lütfen.
- Kısa tutunuz lütfen.

I'll be brief.

Kısa ve öz olacağım.

Keep it brief.

Onu kısa tut.

That's it in brief.

Kısaca budur.

The journey was brief.

Yolculuk kısaydı.

In brief, Sherlock lives.

Kısacası, Sherlock yaşıyor.

I'll make this brief.

Kısa konuşacağım.

He answered in brief.

Kısaca yanıtladı.

Let's make this brief.

Bunu kısa yapalım.

Make it brief, Tom.

Kısa kes, Tom.

You should be brief.

Kısa kesmelisin.

Let's make it brief.

- Onu özetleyelim.
- Haydi onu özetleyelim.

- He sent me a brief note.
- He sent me a brief letter.

O, bana kısa bir not gönderdi.

And after my brief mistrust,

Kısa süreli şüphemin ardından,

In brief, he was wrong.

Kısacası, o yanılıyordu.

There was a brief silence.

- Kısa bir sessizlik vardı.
- Kısa bir sessizlik oldu.

I'll make this very brief.

Bunu çok kısa yapacağız.

I have a brief statement.

Benim kısa bir açıklamam var.

They had a brief date.

Onlar kısa bir flört yaşadılar.

Tom gave a brief talk.

Tom kısa bir konuşma yaptı.

They took a brief vacation.

Onlar kısa bir tatile çıktılar.

Here is a brief explanation.

İşte kısa bir açıklama.

Here is a brief description.

İşte kısa bir tanımlama.

I'll be brief and concise.

Kısa ve özlü olacağım.

Some more brief questions, please.

Biraz daha kısa sorular, lütfen.

- Be brief.
- Keep it short.

Kısa tut.

He gave a brief talk.

Kısa ve öz bir konuşma yaptı.

The train made a brief stop.

Tren kısa bir mola verdi.

In brief, the party was splendid.

Kısacası, parti müthişti.

He gave his reasons in brief.

O kısaca gerekçelerini gösterdi.

He died after a brief illness.

O, kısa bir hastalıktan sonra öldü.

He sent me a brief note.

O, bana kısa bir not gönderdi.

Please be as brief as possible.

Lütfen mümkün olduğu kadar kısa ve öz ol.

- Make it brief.
- Make it short.

Onu kısalt.

I'll try to keep this brief.

Bunu kısa tutmaya çalışacağım.

The teacher gave a brief explanation.

Öğretmen kısa bir açıklama yaptı.

After a brief fight, they won.

Kısa bir mücadele sonrası, onlar kazandı.

Tom sent me a brief note.

Tom bana kısa bir not gönderdi.

He gave her a brief hug.

O ona kısaca sarıldı.

Tom gave Mary a brief hug.

Tom Mary'ye kısaca sarıldı.

Even though those brief periods of unhappiness

ve bu kısa mutsuzluk dönemlerimiz

In brief, you should have accepted responsibility.

Kısaca, sorumluluğu kabul etmeliydin.

I couldn't think of a brief explanation.

Ben kısa bir açıklamayı düşünemedim.

Their eyes met for a brief moment.

Bir an için gözleri kesişti.

For a brief time, the future remained uncertain…

Kısa süre zarfında gelecek belirsiz kaldı.

In brief, you should have accepted the responsibility.

Kısacası, sorumluluğu kabul etmeliydin.

There was a brief break in the discussion.

Tartışmada kısa bir mola vardı.

- Let's make this short.
- Let's make this brief.

Bunu kısa yapalım.

Please try to be as brief as possible.

Lütfen mümkün olduğu kadar kısa ve öz olmaya çalış.

After a brief peace, war broke out again.

Kısa bir barıştan sonra, savaş tekrar patlak verdi.

I'll try to be as brief as possible.

Mümkün olduğu kadar kısa ve öz olmaya çalışacağım.

We had a brief discussion about human rights.

Biz insan hakları konusunda kısa bir tartışma yaptık.

Let's take a brief look at this topic.

Bu konuya kısaca bir göz atalım.

He gave me a brief outline of the plan.

Bana planın kısa bir özetini verdi.

What he said was brief and to the point.

Onun söylediği kısa ve isabetliydi.

Tom gave Mary a brief outline of his plan.

Tom, Mary'ye planının kısa bir özetini verdi.

I cannot do it in such a brief time.

Ben onu öyle kısa bir sürede yapamam.

Sami made a very brief statement to the media.

Sami, medyaya çok kısa bir açıklama yaptı.

So this is going to be a very brief one.

yani kısa bir uygulama olacak.

Can you give me a brief description of the thief?

Bana hırsızın kısa bir açıklamasını verebilir misin?

They say that death is a brief moment of suffering.

Onlar ölümün kısa bir acı anı olduğunu söylüyor.

In brief, I need money. Please lend it to me!

Kısaca, paraya ihtiyacım var. Onu bana ödünç Lütfen!

There was a brief pause and then the music began.

Kısa bir duraklama vardı ve sonra müzik başladı.

It was a long letter, but in brief, he said, "No."

Uzun bir mektuptu, ama kısaca "Hayır." dedi.

The meeting will reconvene in two hours after a brief recess.

Toplantı, kısa bir aradan sonra iki saat içinde tekrar toplanacak.

If you can write a legal brief that can change a case,

eğer bir davayı değiştirebilecek dava özeti yazabilirsen,

And there was a brief pause and then I heard her yell,

Kısa bir sessizlikten sonra bağırdığını duydum:

I also want to give you a brief information about the comments

Yorumlarla ilgili size kısa bir bilgilendirme de yapmak istiyorum

Fine. However, I'm running late and you need to keep it brief.

Güzel. Gel gör ki, geç kalıyorum ve kısa tutman gerek.

A very brief warning or explanation is enough for an intelligent person.

Çok kısa bir uyarı veya açıklama akıllı bir kişi için yeterlidir.

Much like I did for that brief couple of weeks in high school.

Tıpkı lisedeyken birkaç hafta yaptığım gibi.

At night, all within a brief window of time and without arousing any suspicion.

...bunların hepsi çok kısa sürede en ufak şüphe yaratmadan gerçekleştirildi.

Drops of water glistened on the leaves of the tree after the brief downpour.

Kısa bir sağanaktan sonra su damlaları ağaç yapraklarında parlıyordu

At Rahovo, after a brief skirmish the population agreed to surrender to the King of Hungary

Kısa bir tartışmadan sonra Rahovoda halk Macaristan Kralı'na teslim olmayı kabul etti

In the sphere of thought, absurdity and perversity remain the masters of the world, and their dominion is suspended only for brief periods.

Düşünce alanında, saçmalık ve sapkınlık dünyanın ustaları olarak kalır, ve onların hakimiyeti ancak kısa süreler için askıya alınır.

After a brief interlude, Caesar decided to join the army once again and left Rome. While he was sailing across the sea, a group of pirates kidnapped him.

Kısa bir süre sonra, Sezar bir kez daha orduya katılmaya karar verdi ve Roma'dan ayrıldı. O, yelkenli ile denizi geçerken bir grup korsan onu kaçırdı.