Translation of "Piano" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Piano" in a sentence and their turkish translations:

- Zij kan piano spelen.
- Ze speelt piano.

O, piyano çalabilir.

Maria speelt piano.

Mary piyano çalar.

Hij speelde piano.

Piyano çalıyordu.

Speelt hij piano?

O, piyano çalar mı?

Ik speel piano.

Piyano çalarım.

Miho speelt piano.

Miho piyano çalar.

Zij speelt piano.

O piyano çalar.

Hij speelt piano.

O, piyano çalıyor.

Tom speelde piano.

Tom piyano çaldı.

Speelt zij piano?

O, piyano çalar mı?

Iemand speelt piano.

Biri piyano çalıyor.

Tom speelt piano.

Tom piyano çalar.

- Tom speelt piano.
- Tom is piano aan het spelen.

Tom piyano çalıyor.

- Kun je goed piano spelen?
- Speel je goed piano?

Piyano çalmada iyi misin?

- Mijn zuster heeft een piano.
- Mijn zus heeft een piano.

Kız kardeşimin bir piyanosu var.

Betty kan piano spelen.

Betty piyano çalabilir.

Wat een dure piano!

- Ne kadar pahalı bir piyano!
- Ne pahalı bir piyano!

Nancy heeft een piano.

Nancy'nin bir piyanosu var.

Een piano is duur.

Bir piyano pahalıdır.

Je speelt piano, nietwaar?

Piyano çalıyorsun, değil mi?

Heeft ze een piano?

Onun bir piyanosu var mı?

Ze speelde prachtig piano.

O, güzelce piyano çaldı.

De piano is duur.

Piyano pahalıdır.

Wie speelt er piano?

Kim piyano çalıyor?

Tom heeft een piano.

Tom'un bir piyanosu vardır.

Ik speel graag piano.

Piyano çalmayı seviyorum.

Ik heb een piano.

Benim bir piyanom var.

Elke piano is anders.

Her piyano farklıdır.

- Ik speel graag piano.
- Ik vind het leuk om piano te spelen.
- Ik vind piano spelen leuk.

Piyano çalmayı seviyorum.

- Zij speelt zeer goed piano.
- Zij kan heel goed piano spelen.

O çok iyi şekilde piyano çalar.

- Ik leer piano.
- Ik ben piano aan het leren.
- Ik leer pianospelen.

Piyano öğreniyorum.

Ze kan goed piano spelen.

O piyanoyu iyi şekilde çalabilir.

Ze speelde behoorlijk goed piano.

Piyanoyu yeterince iyi çaldı.

Ze speelt elke dag piano.

O, her gün piyano çalar.

Hij speelt erg goed piano.

O çok iyi piyano çalar.

Mijn dochter wil een piano.

- Kızım piano istiyor.
- Kızım bir piyano istiyor.

Wie heeft de piano uitgevonden?

Piyanoyu kim icat etti?

Tom speelt heel goed piano.

Tom çok iyi piyano çalar.

Ze speelt piano en gitaar.

Piyano ve gitar çalar.

Het is een oude piano.

O eski bir piyano.

Tom kon geen piano krijgen.

- Tom hiç piyano alamamış.
- Tom'un hiç piyanosu olmamış.

- Tom is op de piano aan het oefenen.
- Tom oefent op de piano.

Tom piyano çalışıyor.

Wat is het verschil tussen een viool en een piano? Een piano brandt langer.

Keman ve piyano arasındaki fark nedir? Piyano daha uzun süre yanar.

Je kunt de piano niet opheffen.

Piyanoyu kaldıramazsın.

Hij speelt beter piano dan ik.

Piyanoda benden daha iyidir.

Dick speelde piano en Lucy zong.

- Dick piyano çaldı ve Lucy şarkı söyledi.
- Dick piyano çaldı ve Lucy seslendirdi.

Ik kan niet de piano spelen.

Ben piyano çalamıyorum.

Mijn zus heeft een leuke piano.

Kız kardeşimin hoş bir piyanosu var.

Hij speelde piano en zij zong.

Piyano çaldı ve şarkı söyledi.

Mijn moeder kan goed piano spelen.

Annem iyi piyano çalar.

De man achter hen speelt piano.

Onların arkasındaki adam piyano çalıyor.

De prinses stond bij de piano.

Prenses piyanonun yanında durdu.

Tom speelde piano en Mary zong.

Tom piyano çaldı ve Mary şarkı söyledi.

Jim begeleidde haar op de piano.

Jim, ona piyanoda eşlik etti.

Jane en ik spelen goed piano.

Jane ve ben çok iyi piyano çalarız.

Mijn zuster speelt elke dag piano.

Kız kardeşim her gün piyano çalar.

Ze begeleidde mij op de piano.

O, bana piyanoda eşlik etti.

Ze kan zeer goed piano spelen.

O, piyanoyu çok iyi çalabilir.

Als kind wou Tom een piano.

Tom çocukken bir piyano istiyormuş.

- Hij speelt piano.
- Hij kan pianospelen.

O, piyanoyu çalabilir.

- Het meisje dat piano speelt is mijn zuster.
- Het meisje aan de piano is mijn zuster.

Piyano çalan kız kız kardeşimdir.

Ik heb haar gedwongen piano te spelen.

Rızası olmadan ona piyano çaldırdım.

Ze kan niet zo goed piano spelen.

O, çok iyi piyano çalabilir.

Ik ben nu piano aan het spelen.

Şimdi piyano çalıyorum.

De man aan de piano is Tom.

Piyano çalan adam Tom'dur.

De grote piano heeft helemaal geen pedaal.

Kuyruklu piyanonun hiçbir pedalı yoktur.

Tom zat naast Maria aan de piano.

Tom piyanoda Mary'nin yanına oturdu.

Ze speelde een wals op de piano.

O, piyanoda vals çaldı.

- Ik speel geen klavier.
- Ik speel geen piano.

Piyano çalmam.

Het meisje dat piano speelt is mijn zuster.

- Piyano çalan kız kız kardeşimdir.
- Piyano çalan kız kardeşimdir.

Ik heb Tom nog nooit piano horen spelen.

Tom'un piyano çaldığını hiç duymadım.

Het meisje dat op de piano speelt is Akiko.

Piyano çalan kız Akiko'dur.

Hij kan beter piano spelen dan ik dat kan.

Benden daha iyi piyano çalabilir.

Tom oefent drie uur per dag op de piano.

Tom günde üç saat piyano çalışır.

Een piano is duur, maar een auto is duurder.

Piyano pahalıdır, ama araba daha pahalıdır.

Speel je ook nog andere instrumenten behalve de piano?

Piyanodan başka bir enstrüman çalıyor musun?

Mijn vader heeft me aangemoedigd piano te leren spelen.

Babam beni piyano çalmayı öğrenmek için cesaretlendirdi.

Wat is het verschil tussen een piano en een vis?

Bir piyano ve bir balık arasındaki fark nedir?

En wie is die gast die naast de piano staat?

Ve piyanonun yanında duran bu konuk kim?