Examples of using "Eindelijk" in a sentence and their turkish translations:
Nihayet.
Sonunda!
Nihayet kar yağıyor!
Hadi, Tom.
Sonunda kaçtım.
Sonunda onu yaptık.
Nihayet beslenebilecekler.
Gelgit nihayet tersine dönüyor.
Nihayet, aydınlatılmamış bir şehir parkı buluyor.
- Sonunda kabul etti.
- Sonunda boyun eğdi.
Sonunda bitti.
O nihayet ulaştı!
Biz sonunda özgürüz.
- Nihayet bugün Cuma.
- Sonunda bugün Cuma.
Sonunda Tom'u yendim.
Tom nihayet evleniyor.
Tom nihayet geldi.
Gerçekten hazır mısınız?
Sonunda evlenmeye karar verdi.
Kurtuldu. Nihayet.
Kız kardeşim sonunda evlendi.
Sonunda, o, Amerika'ya gitti.
Sonbahar sonunda geliyor!
Sonunda ağrı geçti.
Sonunda ödevim bitti.
Sonunda uykuya daldım.
Artık gündüz vardiyası işbaşı yapabilir.
Tom sonunda sigara içmeyi bıraktı.
Sonunda kitabı bastık.
Nihayet kırık bacağı iyileşti.
Sonunda yüz yüze görüştüler.
Sonunda kendi arabam var.
Hasta sonunda hastalığını yendi.
Şükür Tanrım, nihayet yağmur yağıyor.
Sanırım Tom sonunda uyuyor.
Sonunda evlenmeye karar verdi.
Yavru, nihayet tanıdık bir çağrı duyuyor.
Nihayet, güneş ufukta kayboluyor.
...biz aşağıda South Col kampındaydık.
En sonunda prensini buldu.
Sonunda Tom'u satrançta yendim.
Nihayet bu Yaz İngiltere'ye gittim.
Denizaltı sonunda yüzeye çıktı.
Nihayet hükümet insanları dinliyor.
Tom ve ben sonunda bunu yaptık.
Bir federal mahkeme tarafından nihayet anayasaya aykırı bulunduğunda
Geçen yıl sonunda kanıtlar yayınladık,
Onu bir hafta boyunca her gün aradıktan sonra,
Sonunda kendi sorununa bir çözüm buldu.
Sonunda mutlu olduğunu gördüğüme sevindim.
Mutluyum çünkü sonunda Rusça çalışıyorum.
Gazetelere göre adam sonunda itiraf etti.
Tom sonunda itiraf etti.
Uzun bir yolculuktan sonra nihayet vardık.
Sonunda en büyük varlığımıza yatırım yapabiliriz.
Sonunda sana yetiştiğime memnun oldum.
Babam elli yaşındayken nihayet araba sürmeyi öğrendi.
Bir kez, Tom'un basitçe söyleyecek bir şeyi yoktu.
Sonunda problemin çözümünü buldum.
Tom'un nihayet evet dediğini bana söyleme.
Nihayet, Japonya'nın bu bölümüne bahar geldi.
Sonunda, Anayasayı imzalama zamanıydı.
Sonunda bana ne söylemeye çalıştığınızı anlıyorum.
Sonunda seninle şahsen tanıştığım için çok mutluyum.
Tom sonunda eve geldiğinde gece geç saatti.
sonunda gitarı yeniden çalmamı sağlayacak aksesuarlara sahiptim.
Sonunda 1180'de, Saladin ve Baldwin aynı fikirde iki yıllık bir ateşkes.
Sonunda yalnız olabileceğimiz bir yer buldum.
Tom sonunda sevgilisine evlilik teklif etme cesaretini buldu.
Ondan biraz daha para istemek için sonunda cesaretini topladı.
İnsanların neden beni aptal yerine koyduklarını nihayet bana açıkladığın için teşekkürler.
Doğrudan havadan oksijen çekebilmek için kendini dışarı atıyor. Nihayet. Güneş yüzünü gösteriyor.
" Olabilir miydi...? Dima merak etti. Sonunda doğru Al-Sayib aldım mı?
Tom sonunda tuvaletten çıkmaya karar verdiğinde herkes zaten onun bir eş cinsel olduğunu biliyordu.
Sadece birkaç haftalık bir bebek bu. Ağaçların arasından duyduğu sesler sonunda gözünde somutlaşıyor.