Translation of "وضعت" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "وضعت" in a sentence and their turkish translations:

‫وضعت خوذتي.‬

Pekâlâ, kaskımızı takalım.

وضعت قطعتين معدنيتين.

İki tane madeni para koydum.

لذلك وضعت خطة.

Bundan dolayı, bir plan yaptım.

وضعت هدف طموح

ve daha önce bahsettiğim, benzer türde

- هىَ وضعت المجلة علىَ الطاولة.
- هىَ وضعت المجلة علىَ المنضدة.

O, dergisini masaya koydu.

‫وضعت خوذتي.‬ ‫أنزلت الحبل.‬

Pekâlâ, kaskımızı takalım. İpi sarkıtalım.

وضعت المزيد من الماكياج.

sadece daha fazla makyaj yaptım.

أتساءل أين وضعت نظاراتي.

Gözlüğümü nereye koyduğumu merak ediyorum.

لقد وضعت محفظتي هنا.

Cüzdanımı buraya koydum.

أين وضعت ذلك الشّيء؟

O şeyi nereye koydum?

عندما ترون خطة وضعت أمامكم

İstediğin şeye ulaşmak konusunda

وضعت في برنامج مخصوص للتغذية

teknik olarak yetersiz beslendiğim için

لقد وضعت الختم الزمني هنا

Zaman damgasını buraya koydum,

هل وضعت خطة جعلت جدوى؟

Bir plan yaptınız ki, bir fizibilite yaptınız ki?

تبا، أين وضعت مفاتيح منزلي؟

Kahretsin, lanet olası ev anahtarlarını nereye koydum?

وضعت الشرطة توم تحت المراقبة.

Polisler Tom'u gözetim altına aldılar.

أنا حتى وضعت المنهج لذلك بالفعل،

Hatta geliştirdiğim müfredat var,

وضعت كل شيء أقتنيه في الخزانة،

Sahip olduğum her şeyi depoladım,

لقد وضعت هذا الموقع في مفضلاتي.

Ben bu web sitesini favorilerime ekledim.

وضعت ليلى المال في علبة أحذية.

Leyla parayı bir ayakkabı kutusuna koydu.

مبادئ التعليم الأساسية، وضعت في تلك الظروف.

temel eğitim ilkeleri, işte o zaman atılmıştır.

وضعت أغراضه بمقعده، لم يقل كلمةً واحدةً،

Adamın eşyalarını koltuğuna koydum ve tek kelime etmedi.

وضعت قطعتين معدنيتين في زواية أتاتورك الموجودة في فصلي.

Kendi sınıfıma, Atatürk köşeme iki tane madeni para koydum.

قمت بعمل مكتبة فسألني الصحفي، "لماذا وضعت هذه المكتبة؟"

Ben kitaplık yaptım diye bana gazeteci soruyor, “Niye kitaplık yaptın?”

للاستقلال وضعت الامارات خطةً متقنةً لنهضة الاقتصاد. لم تعتمد

Emirlikler ekonominin canlanması için ayrıntılı bir plan geliştirdi. Sadece

تم تخبئته وراء العديد من المعاطف التي وضعت بصورة مثيرة للقلق،

tehlikeli şekilde yerleştirilmiş birçok ceketin arkasında gizlenmiştir,

وضعت العلاقات مع هؤلاء الجنرالات المشتبه بهم سياسيًا برتيير نفسه تحت الأضواء.

siyasi açıdan şüpheli bu generallerle olan bağları Berthier'in kendisini mercek altına aldı.

- لقد ورّطت نفسك في مشكل خطير.
- لقد وضعت نفسك في وضع خطير.

Tehlikeli bir duruma rastladın.

على الجبهة الغربية، أن أول عيد ميلاد وضعت في بعض القطاعات التي هدنة قصيرة،

Batı Cephesinde, ilk Noel bazı sektörlerde kısa bir ateşkesle,