Examples of using "غدا" in a sentence and their turkish translations:
Yarın senin izin günün.
Yarın onu sana getireceğim.
Yarın geri gelecek misin?
Yarın gece seninle görüşeceğim.
Yarın Jamal'a söyleyeceğim.
Lütfen yarın onu geri getir.
Lütfen yarın beni ziyaret et.
Yarın randevumuzu unutma.
Bugün hayır, yarın evet.
- Yarın bunu tekrar yapmak zorundayız.
- Yarın bunu tekrar yapmalıyız.
- Yarın bunu tekrar yapmamız gerekiyor.
Yarın seni ziyaret edebilir miyim?
Yarın ihtiyacım olan şeyi alacağım.
Yarın gelemeyeceğim.
- Yarın bir cep telefonu alacağım.
- Yarın bir cep telefonu satın alacağım.
Futbol oyunu yarın.
Yarın Tokyo'ya gideceğim.
Yarın bandajı çıkarabilirsin.
Yarın seninle telefonda temas kuracağım.
Yarın yağmur yağacağını sanmıyorum.
Yarın futbol oynayacağım.
Onu yarın yapamazsın.
Yarın daha iyi hissedeceksin, söz veriyorum.
Yarın tekrar geleceğim.
- Yarın sabah gitmeliyim.
- Yarın sabah gitmek zorundayım.
Neden yarın burada olmayacaksın?
yarın bize 'B' dedirtebilir
"Yarın yağmur yağacak mı?" "Umarım yağmaz."
O, yarın gelecek mi?
Yarın ilk iş günüm.
yemek, içmek, mutlu olmak, çünkü yarın olmayacağız.
Yağmur yağsa bile, yarın yüzmeye gideceğim.
Yarın bu mektubu postalamayı unutmamalıyız.
Hava raporu yarın öğleden sonra yağmur yağacağını söylüyor.
Gemi yarın 15:00'te Hong Kong'a yelken açacak.
Almayı istediğimiz derslere kayıt yaptırmak için yarın okula gidiyoruz.