Translation of "بدا" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "بدا" in a sentence and their turkish translations:

بدا سامي مستاءا.

Sami altüst olmuş görünüyordu.

بدا سامي لطيفا.

Sami havalı görünüyordu.

بدا توم وكأنه ثري.

Tom zenginmiş gibi görünüyordu.

بدا سامي عاديّا جدّا.

Fadıl tamamen normal görünüyordu.

بدا سامي مستاءا جدّا.

Sami çok keyfi kaçmış görünüyordu.

بدا كما لو كنت أختبئ.

saklanıyor gibi hissettim.

بدا سامي مذهولا و مشوّشا.

Sami sersemlemiş ve kafası karışmış görünüyordu.

- بدى سامي مضطربا.
- بدا سامي مضطربا.

Sami hala telaşlı görünüyordu.

في عالم بدا أكبر بكثير بالنسبة لي.

ifade edemememi hatırladım.

لأن شيئًا بدا مستحيلًا في ذلك الوقت

Çünkü o dönemde o kadar çok imkansız bir şey görünüyordu ki

المسير بأستمرا بدا وبسرعة بأرهاق الرجال والجياد

Dinlenmeden yürüme kısa sürede etkisini göstermeye başlamıştı.

بدون قيادته القديرة، بدا الغزو العثماني المبكر

Onun böyle liderlik becerileri olmasaydı belki de Osmanlıların ilk fethi

قد بدا من الغباء تقريبًا أن لا نجرب.

değerlendirmemek aptalca görünürdü.

بدا الأمر وكأنه يوم هادئ آخر قد انتهى.

Diğer bir olaysız gün daha bitti gibi görünüyor.

‫بدا كل شيء في هذه المرحلة...‬ ‫"اليوم الـ304"‬

O noktada, ormandaki her şey... 304. GÜN

حيث بدا لي أنهما تعبران عن شخصيته بالكامل

Bir şekilde karakterini tam anlamıyla ifade ediyor gibiydiler

- علا وجه نانسي التعب.
- بدا التعب على نانسي.

Nancy çok yorgun görünüyor.

- بدا على نانسي التعب.
- علا وجه نانسي التعب.

Nancy yorgun gözüküyor.

عندما كنا أطفالا، كل ما حولنا بدا كبيرا.

Biz çocukken etrafımızdaki her şey çok büyük görünür.

بدا أن غاراته على شرق بروسيا أثارت هجومًا روسيًا.

bir Rus saldırısını kışkırttığı göründüğünde

استمرت الحرب ، وبحلول يناير 1814 ، نابليون بدا الوضع أسوأ.

Savaş devam etti ve Ocak 1814'e kadar Napolyon durum daha da kötü görünüyordu.

في البداية، بدا أن الهزيمة في إبرو لم تغير الكثير

İlk başta Ebro'da ki yenilgi ufak bir değişiklik yaratmış gibi gözükse de

في البداية بدا أن الفرنسيين سيفعلون ذلك بسهولة اخماد التمرد.

Başta Fransızlar isyanı kolayca durduracak gibi gözüküyordu

بدا فاضل من خلال كلامه أنّه ندم على ما فعل.

Fadıl pişmanlık duyuyordu.

وللمرة الأولى بدا من الممكن أن يحققوا هدف الرئيس كينيدي ، وأن

İlk defa, Başkan Kennedy'nin hedefine ulaşmaları

بالاقتراب أكثر، بدا أن القوات العثمانية المتعبة لم تستطع إيقاف سيغيسموند.

Yaklaştıkça belli oldu ki, yıpranmış Osmanlı askerleri Sigismundu durduramayacak.

بدا القتال غير حاسم، لكن هاته كانت حيلة أخرى من قبل حنبعل

Bir süreliğine savaşın gidişatı belirsiz gözükse de bu Hannibal'ın bir diğer tuzağıydı.

مرة أخرى ، ما بدا أنه خيال كامل اتضح أن له بعض الإثبات

Öyleyse bir kez daha tam bir kurgu gibi görünen şeyin , gerçekte

كان المركز الروسي في حالة من الفوضى ... و بدا على وشك الانهيار.

Rus merkezi kargaşa içindeydi… ve kırılmaya yakın görünüyordu.

بدا الأمر كما لو كانت غرفة الطعام مستمرة أثناء الجلوس في غرفة الطعام على الحائط.

Sanki yemek salonunda otururken yemek salonunun devamı varmış gibi görünüyordu duvarda