Translation of "Yumuşak" in Spanish

0.004 sec.

Examples of using "Yumuşak" in a sentence and their spanish translations:

Yumuşak başlıyım.

Yo soy tranquilo.

Teni yumuşak.

Su piel es suave.

O yumuşak başlı.

Ella es agradable.

Et gerçekten yumuşak.

La carne está realmente tierna.

Yumuşak ellerin var.

Tienes las manos suaves.

Bu ipek yumuşak.

Esta seda se siente suave.

Yastığım çok yumuşak!

¡Mi almohada es tan suave!

Hindi yumuşak ve sulu.

El pavo estaba tierno y jugoso.

Bunun yumuşak olmasını seviyorum.

Me gusta que sea suave.

Bu sığır eti yumuşak.

Esta chuleta está tierna.

Gül yaprakları çok yumuşak.

Los pétalos de rosa son muy suaves.

Büyükannem sadece yumuşak gıdaları yiyebilir.

Mi abuela solo puede comer comida blanda.

Kızın yumuşak bir kalbi var.

La niña tiene un corazón blando.

Onun sesi yumuşak ve güzeldi.

Su voz era suave y bonita.

- Onun ılımlı bir doğası var.
- Yumuşak tabiatlı bir insandır.
- Yumuşak bir tabiatı vardır.

Él tiene una personalidad dócil.

Daha yumuşak kentsel sistemler yapabilir miyiz?

¿Es posible crear sistemas urbanos más ligeros,

Çocuklar yumuşak ve yapışkan ayıları severler.

A los niños les gustan las gominolas de ositos.

Ben sadece yumuşak tuvalet kağıdı alırım.

Yo solo compro papel higiénico suave.

Öğretmenimin çok yumuşak bir sesi var.

Mi profesora tiene una voz muy suave.

Gelin her şeye biraz daha yumuşak bakalım

echemos un vistazo a todo un poco más suave

Ayakkabılar, deriye benzeyen yumuşak bir malzemeden yapıldı.

Los zapatos estaban hechos de un material suave que parecía cuero.

O seyirciye yumuşak bir sesle hitap etti.

Se dirigió a su auditorio con una voz dulce.

Senpai, bana biraz yumuşak dondurma alır mısın?

Senpai, ¿me invitaría un helado de máquina?

Onun yumuşak ve net bir sesi vardır.

Ella tiene una voz suave y clara.

Kadife'yi alırsanız, ne kadar yumuşak olduğunu hissedebilirsiniz.

Si tomas el terciopelo en tus manos, sentirás cómo es de suave.

Açık ten, renkli gözler, uzun, yumuşak sahici saç.

piel clara, ojos claros, cabello largo, suave y real.

Bizim öğretmenimiz hem sert hem de yumuşak huyludur.

Nuestro profesor es al mismo tiempo severo y agradable.

Sonra bunu yumuşak çalıların arasına sokacağız ve ateşimiz yanacak.

Se acerca al matorral, y, entonces, tendremos fuego.

Nikotin tuzunun tadı daha yumuşak, kullanımı çok daha kolay

tiene un sabor más suave, es mucho más sencillo de usar

Yumuşak tabanları sayesinde altı tonluk bir erkek bile fark edilmeyebilir.

Con los pies acolchados, hasta un macho de 5400 kilos pasa inadvertido.

O yaz gecesinde sevgilimin yumuşak ve nemli cildini asla unutmayacağım.

Jamás olvidaré la suave y húmeda piel de mi amante en esa noche de verano.

Bu daha çok köpekgil benzeri, daha yumuşak. Tilki daha kalın olurdu.

Esto es más canino. Más tenue. El de zorro es más fuerte.

Uzun kara kış sonunda bitti ve yerini yumuşak ılıman bahara bıraktı.

El invierno, largo y cruel, por fin terminó, dejando lugar a una suave y templada primavera.

Buradaki iklim çok yumuşak olduğu için burada kışın bile nadiren kar yağar.

Como el clima aquí es muy templado, nieva muy rara vez, incluso en invierno.

- Biz ılıman bir kış geçiriyoruz.
- Hafif bir kış yaşıyoruz.
- Bu yıl yumuşak bir kış geçirdik.

Estamos teniendo un invierno suave.

- Lunaparkta Mary yalnız başına ağlayan bir oğlan buldu ve yumuşak bir sesle "Merhaba yavrum, sorun nedir? Kayıp mı oldun? Seni Kayıp Çocuklar Şubesine götüreyim mi?" dedi.
- Eğlence parkında kendi kendine ağlayan bir erkek çocuk buldu, ve onunla kibarca konuştu. "Hey, evlat, Sorun nedir? Kayboldun mu? Seni kayıp çocuklar bölümüne götürmemi ister misin?"

- En el parque de diversiones, Mary encontró un niño solo llorando, y le habló suavemente. "Oye, mijito, ¿qué pasa? ¿Estás perdido? ¿Quieres que te lleve al Departamento de Niños Perdidos?
- En el parque de atracciones, Mary encontró a un niño solo llorando, y le dijo amablemente. "Oye, chico, ¿qué te pasa, estás perdido? ¿Quieres que te lleve al centro de niños perdidos?