Translation of "Yüzü" in Spanish

0.010 sec.

Examples of using "Yüzü" in a sentence and their spanish translations:

Yüzü kırmızıydı.

Su cara estaba roja.

Onun yüzü kızardı.

- Su cara se puso roja.
- Su rostro se puso rojo.

Yüzü bembeyaz olmuştu.

- Su cara palideció.
- Su cara se puso blanca.

Onun yüzü beyazdı.

Tenía la cara pálida.

Onun yüzü parladı.

Su rostro se iluminó.

Yüzü annesininkine benziyor.

Su cara se parece a la de su madre.

Tom'un yüzü kızardı.

Tom se sonrojó.

Onun yüzü soldu.

Su rostro palideció.

Tom'un yüzü kırmızı.

La cara de Tom está roja.

- Ben bir yüzü asla unutmam.
- Bir yüzü asla unutmam.

- Nunca olvido una cara.
- Nunca se me olvida una cara.

Onun yüzü aniden kızardı.

Su cara de repente se volvió roja.

Onun yüzü acıdan burkulmuştu.

Su rostro se retorcía de dolor.

Onun yüzü çamurla kaplıydı.

- Su cara estaba cubierta de lodo.
- Tenía la cara cubierta de barro.

Yuvarlak bir yüzü var.

Tiene una cara redonda.

Yüzü korkudan bembeyaz oldu.

Su rostro palideció de miedo.

Onun yüzü sevinç yansıtıyor.

La cara de él muestra felicidad.

Onun yüzü kanla kaplıydı.

Tenía la cara cubierta de sangre.

Ölümün yüzü karşısında güçsüzdü.

Él fue impotente ante la muerte.

Kayalığın bu yüzü boyunca uzanıyor.

Va por toda la cara de la montaña.

Çocuk yüzü çamurla kaplı döndü.

El niño regresó con la cara cubierta de lodo.

Meg'in güzel bir yüzü var.

Meg tiene un rostro adorable.

Ne güzel bir yüzü var!

¡Qué bonita cara tiene ella!

Onun çekici bir yüzü var.

Ella tiene un rostro encantador.

Onun komik bir yüzü var.

Ella tiene una cara graciosa.

Pencerede bir adam yüzü gördüm.

Vi el rostro de un hombre en la ventana.

Onun güzel bir yüzü var.

Ella tiene una cara bonita.

Onun yuvarlak bir yüzü var.

Él tiene la cara redonda.

Onun kirli bir yüzü var.

Ella tiene la cara sucia.

Bebeğin sevimli bir yüzü var.

El bebé tiene una cara linda.

Şu kızın yüzü inanılmaz çirkin.

La cara de esa muchacha es increíblemente fea.

Ixtli'nin güzel bir yüzü var.

Ixtli tiene una cara bella.

Rüyasında bir meleğin yüzü göründü.

En su sueño apareció el rostro de un ángel.

O onu gördü ve yüzü kızardı.

Él la vio y se puso rojo.

Onun yüzü gerçek hislerini açığa vurdu.

Su cara delataba sus sentimientos verdaderos.

Yüzü ışık vermeyen asla yıldız olamaz.

Aquél cuyo rostro no resplandece no se convertirá nunca en una estrella.

Onun çok güzel bir yüzü var.

Tiene una cara muy bonita.

Ryoko'nun sevimli küçük bir yüzü var.

Ryoko tiene una carita linda.

Hazır olduğunu göstermek için yüzü beyaza dönüyor.

Su cara se pone blanca para mostrar que está listo.

Uzaktan bakıldığında, bir insan yüzü gibi görünüyordu.

Vista desde una distancia, lucía como un rostro humano.

Birçok yüzlü cismin her yüzü bir poligondur.

Cada cara de un poliedro es un polígono.

Uzaktan bakıldığında, kaya insan yüzü gibi görünüyordu.

- Vista desde lejos, la roca parecía un rostro humano.
- Vista de lejos, la roca semejaba un rostro humano.

O yüzü daha önce bir yerde gördüm.

- Había visto esa cara en algún otro lugar antes.
- Esa cara me suena haberla visto antes en algún sitio.

Gece olunca, mercanların bile karanlık yüzü ortaya çıkıyor.

De noche, hasta los corales muestran un lado oscuro.

Uzaktan bakıldığında taş bir insan yüzü gibi görünüyor.

Vista de lejos, esta piedra se parece a una cara humana.

Yüzü korkudan kireç gibi oldu sonra utançtan kızardı.

Él se puso pálido de miedo y luego rojo de vergüenza.

Uzaktan bakıldığında, kaya, bir insan yüzü gibi görünüyordu.

Vista a lo lejos, la roca se parecía a un rostro humano.

Tom'un Mary'ye köpeğine ne olduğunu söyleyecek yüzü yoktu.

Tom no tuvo valor para decirle a Mary lo que le había ocurrido a su perro.

Tom'un yüzü pürüzlü, çünkü onun tıraş olmaya ihtiyacı var.

El rostro de Tom se siente áspero porque debe afeitarse.

Ben isimlerde gerçekten kötüyüm, ama bir yüzü asla unutmam.

Soy muy malo con los nombres, pero nunca olvido una cara.

Onun yüzü öfkeden daha ziyade tiksinme ve hüzün yansıtıyor.

Su rostro refleja indignación y tristeza en vez de ira.

İnsan yüzü kızaran tek hayvandır. Ya da kızarması gereken.

El hombre es el único animal que se sonroja. O que necesita hacerlo.

Benim çizdiğim resim dalgalı dudakları olan bir yüzü gösteriyor.

El dibujo ilustra una cara con labios ondulados.

Mary'nin gülümseyen yüzü herkesin onun mutlu olduğunu bilmesine izin verdi.

- El rostro sonriente de Mary hacía saber a todos que estaba feliz.
- El rostro sonriente de Mary hizo saber a todos que estaba feliz.

Bu kızın güzel bir yüzü var. Kalbim ona bakmaktan erir.

Esa niña tiene un bonito rostro. Mi corazón se derrite tan solo de verlo.

Herkes bir aydır, ve hiç kimseye göstermediği karanlık bir yüzü vardır.

- Toda persona es una luna, y tiene un lado oscuro que nunca se lo muestra a nadie.
- Cada persona es como la luna, tiene un lado oscuro que no enseña a nadie.

Eugenia yüzü temizlemek ve cildi korumak için en sevdiği yağları bizimle paylaştı.

Eugenia compartió con nosotras sus aceites favoritos para limpiar la cara y proteger la piel.

- Herkes bir aydır, ve hiç kimseye göstermediği karanlık bir yüzü vardır.
- Herkes bir aydır, ve herhangi birine asla göstermeyeceği karanlık bir tarafı vardır.

Cada uno es una luna, y tiene un lado oscuro que nunca muestra a nadie.