Translation of "Kahverengi" in Spanish

0.008 sec.

Examples of using "Kahverengi" in a sentence and their spanish translations:

Kedi kahverengi.

- El gato es marrón.
- El gato es café.

Onlar kahverengi.

Son de color marrón.

Ayakkabılarım kahverengi.

Mis zapatos son marrones.

Hangisi kahverengi?

¿Cuál es marrón?

- O kahverengi saçlı.
- Onun kahverengi saçı var.

Tiene el pelo castaño.

- Kahverengi montlu kadın kim?
- Kahverengi mantolu kadın kim?
- Kahverengi paltolu kadın kim?

¿Quién es la mujer del abrigo marrón?

Kahverengi gözleri var.

- Ella tiene los ojos marrones.
- Tiene los ojos marrones.

Kahverengi saçım var.

- Tengo el pelo marrón.
- Tengo el pelo castaño.

Kahverengi şapka eski.

El sombrero marrón es viejo.

Kahverengi at hızlıdır.

El caballo marrón es rápido.

Tom'un köpeği kahverengi.

El perro de Tom es marrón.

Postane kahverengi binadır.

Correos es un edificio marrón.

Kahverengi gözlerim var.

Tengo ojos marrones.

Gömleğim kahverengi değil.

Mi camisa no es marrón.

Dördüncü evre tamamen kahverengi.

En la fase 4, está completamente marrón,

Koyu kahverengi saçları vardı.

Tenía el pelo castaño oscuro.

Onun kahverengi gözleri var.

- Él tiene ojos marrones.
- Tiene los ojos marrones.

Kahverengi ayakkabılı çocuğu gördüm.

Vi al chico de las botas rojas.

Kahverengi montlu kadın kim?

¿Quién es la mujer del abrigo marrón?

Yapraklar sonbaharda kahverengi olur.

Las hojas se hacen marrones en el otoño.

Senin kahverengi gözlerin yok.

No tienes los ojos marrones.

- Kedi kahverengi.
- Kedi kahverengidir.

El gato es marrón.

Kahverengi olanını tercih ederim.

Prefiero el marrón.

Kahverengi ceketli kadın kim?

¿Quién es la mujer del abrigo marrón?

Agnès kahverengi teknelere baktı.

Agnès miró los botes marrones.

Tom'un kahverengi saçı var.

Tom tiene el pelo castaño.

Bu kedi, kahverengi renklidir.

Este gato es café.

Onun kahverengi ayakkabıları var.

Tiene zapatos marrones.

O, kahverengi ayakkabılara sahip.

Tiene zapatos marrones.

- Komşumuzda iki kahverengi köpek var.
- Komşumuzun iki tane kahverengi köpeği var.

Nuestro vecino tiene dos perros marrones.

Kahverengi noktalar, hastalığın olduğu yerler.

En los puntos marrones es donde se encuentra la enfermedad.

Tom'un dalgalı kahverengi saçı var.

Tom tiene pelo castaño ondulado.

Kahverengi ceketli o kadın kim?

¿Quién es esa mujer con el abrigo marrón?

Derinlere doğru kahverengi ve mor tonları

fundiéndose en marrones y púrpuras.

Piyano, güzel, koyu kahverengi ahşaptan yapılmıştır.

El piano está hecho de preciosa madera marrón oscuro.

Buralarda kahverengi bir cüzdan gördün mü?

¿Has visto por aquí una cartera marrón?

Anna'nın saçı kahverengi fakat Magdalena'nınki sarı.

Ana tiene el pelo castaño pero Magdalena tiene el pelo rubio.

Kahverengi ceket giymiş o kadın kim?

¿Quién es esa mujer con un abrigo marrón?

- Koyu kahverengi saçları vardı.
- Saçı kahverengiydi.

Su pelo era castaño.

Mary'nin kısa, kıvırcık kahverengi saçları var.

Mary tiene el pelo corto, castaño y rizado.

Ama ten renginiz kahverengi kese kağıdından koyuysa,

pero si es más oscura que una bolsa de papel,

Masanın altında küçük kahverengi bir köpek var.

Hay un pequeño perro marrón debajo de la mesa.

Kahverengi bir elbiseye uyacak bir şapka arıyorum.

Estoy buscando un sombrero que haga juego con un vestido marrón.

Ben kahverengi ayakkabıları istiyorum, siyah olanları değil.

- Quiero unos zapatos marrones, no negros.
- Quiero zapatos cafés, no negros.

Benim kahverengi gözlerim ve siyah saçım var.

Tengo ojos castaños y pelo negro.

O, elini dalgalı kahverengi saçının içinden geçiriyor.

Él pasa la mano por su largo cabello castaño y rizado.

Kahverengi saçın çok güzel olduğunu düşünüyor musun?

¿Crees que ese pelo castaño es muy bonito?

Ania kahverengi ama Magdalena sarı saça sahip.

Ana tiene el pelo castaño pero Magdalena tiene el pelo rubio.

Hızlı kahverengi tilki tembel köpeğin üstünden atlamadı.

El rápido zorro marrón no saltó por encima del perro vago.

- Tom ve Mary her ikisi de kahverengi şapka giyiyorlar.
- Hem Tom hem de Mary kahverengi şapka giyiyorlar.

Tom y Mary llevan ambos sombreros cafés.

Onun yeşil gözleri ve açık kahverengi saçları var.

Ella tiene los ojos verdes y el pelo castaño claro.

Bu masanın altında küçük kahverengi bir köpek var.

Hay un pequeño perro marrón debajo de esta mesa.

Tom'un dalgalı kahverengi saçı ve mavi gözleri var.

Tom tiene pelo castaño ondulado y ojos azules.

Kahverengi tek parça elbiseme uyan bir şapka arıyorum.

Busco un sombrero que vaya bien con un vestido marrón.

Şu masanın altında küçük kahverengi bir köpek var.

Hay un pequeño perro marrón bajo esa mesa.

Beyaz pirinç yemeği kahverengi pirinçten daha çok seviyorum.

Creo que prefiero comer arroz blanco que arroz integral.

Beyaz pirinci mi yoksa kahverengi pirinci mi tercih edersiniz?

¿Preferís el arroz negro, o el blanco?

Onun dalgalı kahverengi saçları ve koyu renk gözleri var.

Eĺ tiene pelo castaño ondulado y ojos oscuros.

Mary'nin kahverengi gözleri var, kızınınkiler yeşil ve küçük oğlununkiler mavi.

María tiene ojos marrones, su hija los tiene verdes y su nieto tiene ojos azules.

Çocukken komşularımı korkutmak için evcil bir kahverengi ayım olsun isterdim.

Cuando era pequeña, yo quería tener de mascota un oso pardo para asustar a mis vecinos.

İnsanlar normal de olsalar; siyah, kahverengi veya sarı ırktan da olsalar hepsi aynı haklara sahip olmalıdır.

No importa si son negros, cafés, amarillos o normales, todas las personas deberían tener los mismos derechos.