Translation of "Ayakkabı" in Spanish

0.006 sec.

Examples of using "Ayakkabı" in a sentence and their spanish translations:

Ayakkabı bağlarını bağla.

- Átate los cordones.
- Amárrate los cordones.

Ayakkabı ölçün nedir?

¿Cuál es tu talla de zapatos?

Onlar ayakkabı satıyor.

Venden zapatos.

Ayakkabı giymeye alışığız.

Estamos acostumbrados a llevar zapatos.

Ayakkabı reyonunuz nerede?

¿Dónde está su sección de zapatos?

- Tom'un ayakkabı numarası nedir?
- Tom kaç numara ayakkabı giyer?

¿Qué talla calza Tom?

Bir çift ayakkabı aldım.

Compré un par de zapatos.

Ayakkabı çift olarak satılmaktadır.

Los zapatos se venden por pares.

Kaç numara ayakkabı giyiyorsun?

¿Qué número calza usted?

Onlar ayakkabı olmadan yürüyorlar.

Están caminando sin zapatos.

Benim ayakkabı bağlarım çözüldü.

Se me desataron los cordones.

Biz ayakkabı giymeye alışkınız.

- Estamos acostumbrados a llevar zapatos.
- Acostumbramos a llevar zapatos.

- Ayakkabı yapabiliriz.
- Pabuç yapabiliriz.

Podemos fabricar zapatos.

Tom'un ayakkabı numarası nedir?

- ¿Qué talla calza Tom?
- ¿Cuál es la talla de zapato de Tom?

- Ayakkabı satarım.
- Pabuç satarım.

Vendo zapatos.

Pencereden dışarı ayakkabı attım.

Tiré los zapatos por la ventana.

Ayakkabı satın almak zorundayım.

Tengo que comprar zapatos.

Bir takım ayakkabı istiyorum.

Quisiera unos zapatos.

Bir çift ayakkabı almalıyım.

Tengo que comprar un par de zapatos.

- O bir ayakkabı dükkânı çalıştırıyor.
- O bir ayakkabı dükkânı işletir.

Él administra una zapatería.

Ve bir ayakkabı ördüklerini söylediler.

lo cambiaron y dijeron que acababan de tejer el zapato.

Günümüzde birçok ayakkabı plastikten yapılmaktadır.

Hoy en día, muchos zapatos son hechos de plástico.

Ayakkabı bağlarımı bağlayacak kadar nazikti.

Él fue lo suficientemente amable para atarme los cordones.

Bana bir çift ayakkabı aldım.

Me he comprado un par de zapatos.

Ben benim ayakkabı bağlarını gevşettim.

- Me desabroché los cordones de los zapatos.
- Me solté los cordones de los zapatos.

O bir ayakkabı mağazası yönetir.

Ella administra una zapatería.

Dün bir ayakkabı mağazasına gittim.

Ayer fui a la zapatería.

Birkaç ayakkabı satın almak istiyorum.

Quiero comprar unos zapatos.

Tom dışarıda ayakkabı alışverişi yapıyor.

Tom ha salido a mirar para comprar zapatos.

O, çorap ve ayakkabı giyer.

Él lleva calcetines y zapatos.

Bu, farklı bir çift ayakkabı.

Este es otro par de zapatos.

Ayakkabı bana uymuyor. Çok küçük.

El zapato no me entra, es muy chico.

Küçük kız ayakkabı giymeyi sevmez.

A la niña pequeña no le gusta usar zapatos.

Tom Mary'nin ayakkabı ölçüsünü bilmiyor.

Tom no sabe cuánto calza Mary.

Çocuklar Noel için ayakkabı aldı.

Los niños recibieron zapatos para Navidad.

Tom ayakkabı giymeye alışkın değil.

Tom no está acostumbrado a usar zapatos.

- Spor ayakkabı satıyor musun?
- Spor ayakkabı satıyor musunuz?
- Spor ayakkabısı satıyor musunuz?

¿Venden ustedes zapatos deportivos?

- Tom makosenlerini giyiyordu.
- Tom'un ayağında makosen ayakkabı vardı.
- Tom makosen ayakkabı giyiyordu.

Tom llevaba mocasines.

Amcam bana bir çift ayakkabı verdi.

Mi tío me dio un par de zapatos.

Nancy bir çift kırmızı ayakkabı istiyor.

Nancy quiere un par de zapatos rojos.

Ben genellikle sekiz numara ayakkabı alırım.

Normalmente llevo una talla ocho de calzado.

O bir çift ayakkabı satın aldı.

- Él compró un par de zapatos.
- Compró un par de zapatos.

Tom ayakkabı bağcıklarını nasıl bağlayacağını bilmiyor.

Tom no se sabe atar los zapatos.

Henüz yeni bir çift ayakkabı aldım.

Acabo de comprar un par de zapatos nuevos.

Benim ayakkabı bağcığım yürüyen merdivene takıldı.

La escalera mecánica me agarró un cordón del zapato.

Tom ayakkabı numarasını bulmakta sorun yaşar.

Tom tiene problemas encontrando su talla de zapato.

Bir dakika bekle. Ayakkabı bağlarım çözülmüş.

Espérame un rato. Se desataron los cordones de mi zapato.

Bu biftek ayakkabı derisi kadar sert.

- Este churrasco es duro como suela de zapato.
- Este filete es duro como suela de zapato.

O, yeni bir çift ayakkabı aldı.

Ha comprado un par de zapatos nuevos.

Ayakkabı mağazasında yeni ayakkabılar satın aldım.

Compré zapatos nuevos en la zapatería.

Bana uyan herhangi bir ayakkabı bulamadım.

- No pude encontrar zapatos de mi número.
- No conseguí zapatos que me quedaran bien.

Onlar o mağazada ayakkabı ve kıyafet satarlar.

Ellos compran y venden calzado y ropa en aquella tienda.

O, bana hoş bir çift ayakkabı verdi.

- Me dio un par de zapatos bonitos.
- Ella me dio un bonito par de zapatos.

Bu benim sahip olduğum tek çift ayakkabı.

Este es el único par de zapatos que tengo.

Tom yüksek topuklu ayakkabı giyen kızları sevmez.

A Tom no le gustan las chicas que usan tacos altos.

Tom bir çift daha ayakkabı almak için gitti.

Tom fue a comprar otro par de zapatos.

Bir ayakkabı kutusuyla, bir iğne deliği kamerası yapabilirsiniz.

Puedes construir una cámara estenopeica con una caja de zapatos.

Bu şeyleri koyabileceğim bir ayakkabı kutun var mı?

- ¿Usted tiene una caja de zapatos vacía para que yo pueda poner estas cosas?
- ¿Tienes alguna caja de zapatos donde pueda poner estas cosas?

Tom, arabasının bagajında fazladan bir çift ayakkabı bulunduruyor.

Tom conserva un par de zapatos extra en el maletero de su auto.

O, kısa bir etek ve yüksek topuklu ayakkabı giyiyordu.

- Llevaba una pollera corta y tacones altos.
- Tenía una pollera corta y tacones altos.

Tom üç yıldır yeni bir çift ayakkabı satın almıyor.

Tom no se ha comprado un nuevo par de zapatos en tres años.

Tom ucuz bir ayakkabı aldı ama o çok uzun dayanmadı.

Tom compró un par de zapatos baratos, pero no le duraron mucho tiempo.

- Ben de yeni bir çift ayakkabı var.
- Yeni bir çift ayakkabım var.

Compré un nuevo par de zapatos.

Tom Mary'ye en genç kızı için ne zaman bir çift yeni ayakkabı alacağını sordu.

Tom le preguntó a Mary cuando le iba a comprar un par de zapatos nuevos a su hija menor.

Geppetto'nun cebinde bir kuruşu yoktu, bu yüzden oğluna çiçekli bir kağıttan küçük bir takım, bir ağacın kabuğundan bir çift ayakkabı ve biraz hamurdan küçük bir kep yaptı.

Geppetto no tenía ni un centavo en el bolsillo, por lo que hizo a su hijo un pequeño traje de papel floreado, un par de zapatos de la corteza de un árbol y un gorrito con un poco de masa.